Kolombiya’da çatışma çözümü deneyimleri tartışılırken en çok referans verilen ülkelerden biri Türkiye. Kolombiya’da FARC-EP gerillalarıyla devlet arasında 52 yıl süren savaş, Küba’nın başkenti Havana’da yürütülen müzakereler sonucunda, 26 Eylül 2016’da Cartagena kentinde imzalanan barış anlaşmasıyla sona ermişti. BM Genel Sekreteri ve Küba lideri Raul Castro’nun da katıldığı törende, dönemin Cumhurbaşkanı Juan Manuel Santos ile FARC-EP lideri Rodrigo Londono (Timoşenko Jimenez) barış anlaşmasını imzaladı. FARC-EP böylece legalleşmişti. Anlaşma sonrası FARC müzakere heyetinde yer alan Sandra Ramirez Lobo Silva, 2020’de Kolombiya Senatosu İkinci Başkan Yardımcısı seçilmişti. Türkiye’de de PKK ile 47 yılı aşan çatışmaların ardından çözüm süreci tartışılırken, FARC’ın deneyimi örnek gösteriliyor. Yeni Yaşam’dan Mehmet Ali Çelebi’nin sorularını yanıtlayan Kolombiyalı gazeteci Andrés Felipe Ortiz Gordillo, Kolombiya barış sürecini, solun dönüşümünü ve Kürt mücadelesine bakışlarını anlattı.
Juan Manuel Santos hükümetiyle FARC-EP arasında imzalanan 2016 Barış Anlaşması, siyasi ve etik bir zemine oturuyordu. Ortiz Gordillo, milyonlarca mağdur, derin eşitsizlikler ve devlete duyulan güvensizlik karşısında anlaşmanın yalnızca silahların susturulması değil, köklü bir toplumsal dönüşüm hedeflediğini vurguladı. Altı temel başlık üzerinde şekillenen anlaşma; toprak reformu, siyasi katılım, uyuşturucu sorununa çözüm, mağdurlara tazminat, çatışmanın sona erdirilmesi ve sürecin uygulanması maddelerini içeriyordu. Anlaşma, devletin dışladığı toplumsal kesimleri —köylüler, yerli halklar, Afro-Kolombiyalı topluluklar— ülke siyasetine dahil etmeyi amaçlıyordu.
Ortiz Gordillo’ya göre, barış süreci sonrası Kolombiya hâlâ çelişkili bir gerçeklik yaşıyor. 2016-2018 yılları arasında siyasi şiddette ciddi bir azalma görülse de, sonraki dönemde devletin taahhütlerini yerine getirmemesi ve özellikle İvan Duque hükümetinin anlaşmayı baltalayan politikaları süreci zayıflattı. Eski savaşçılar için kurulan entegrasyon alanlarının çoğu devlet tarafından terk edilirken, 400’den fazla barış imzacısının öldürülmesi anlaşmanın kırılganlığını gözler önüne serdi.
Santos döneminde umutla başlayan barış süreci, Iván Márquez ve Jesus Santrich’in yaşadıkları yargı krizleriyle darbe aldı. Santrich’in öldürülmesi, Márquez’in yeniden silahlanması, Ortiz Gordillo’ya göre, Kolombiya devletinin uzlaşmadaki irade eksikliğinin göstergesiydi. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen, 2022’de Gustavo Petro’nun cumhurbaşkanlığına seçilmesi Kolombiya’da demokratik solun yükselişini temsil etti. Petro hükümeti, “tam barış” anlayışıyla barış sürecini yeniden canlandırmayı hedefledi ancak devlet elitlerinin direnci ve derin sosyal eşitsizlikler bu çabayı sınırlandırdı.
Solun dönüşümü ve toplumsal örgütlenme
2016 Anlaşması, Kolombiya’daki solun kurumsal alanda meşruiyet kazanmasını sağladı. FARC’ın silah bırakması, daha önce “gerilla destekçisi” olarak damgalanan kesimlerin devlet baskısı olmadan siyaset yapabilmesini kolaylaştırdı. Ancak bu süreçte sol içi gerilimler de derinleşti. Komünler Partisi’nin kurumsal bir çizgi izlemesine karşın, Petro’nun liderliğindeki “Tarihi Pakt” hareketi daha geniş ve demokratik bir halk cephesi oluşturmayı başardı. Bu durum, Kolombiya’da solun sadece bir muhalefet değil, iktidar alternatifi haline gelmesini sağladı.
Buna karşın, barış sürecinin ardından yasadışı silahlı yapılar farklı biçimlerde varlığını sürdürdü. Devletin kontrol edemediği kırsal bölgelerde eski paramiliter yapılar, suç şebekeleri ve ELN (Ulusal Kurtuluş Ordusu) gibi gruplar yeniden etkinlik kazandı. Ortiz Gordillo, “Barış, sadece imzalarla değil, sosyal adalet ve devletin gerçek varlığıyla mümkündür” diyor.
ELN’nin rolü ve yeni dengeler
FARC’ın silah bırakmasının ardından Kolombiya’daki en büyük gerilla örgütü haline gelen ELN, federal yapısı nedeniyle devletle müzakereleri zorlaştırıyor. Ortiz Gordillo, Gustavo Petro döneminde yeniden başlayan barış görüşmelerinde bazı ilerlemeler kaydedilse de örgütün iç bütünlük eksikliğinin anlaşmanın önünü tıkadığını belirtiyor. Ayrıca Kolombiya Komünist Partisi’nin de Tarihi Pakt’a katılarak yeni bir siyasal uyum arayışına girdiğini ifade ediyor.
Petro dönemi ve kırsal dönüşüm
Gustavo Petro hükümeti, kırsal kalkınmada toprak reformu, el konulan varlıkların halka devri, küçük üreticilerin desteklenmesi ve yasadışı ürünlerin gönüllü ikamesi gibi adımlar attı. Ancak altyapı eksikliği, toprak ağalarının direnci ve kurumsal hantallık reformların etkisini sınırladı. Paramiliter yapılar ise yeniden örgütlenerek ekonomik ve yerel yönetim alanlarında varlıklarını sürdürdü.
Ortiz Gordillo, “Devlet paramiliterliği tasfiye edemedi, sadece biçim değiştirdi. Bugün çatışma bitti denemez, sadece aktörler değişti” diyor.
Kürt mücadelesi Kolombiya’da nasıl yankı buluyor?
Andrés Felipe Ortiz Gordillo, “Jin, Jiyan, Azadî” sloganıyla sembolleşen Kürt mücadelesinin Kolombiya’da özellikle feminist, çevreci ve komünist gençlik hareketleri içinde etik ve ideolojik bir ilham kaynağı olduğunu söylüyor. Kürtlerin özyönetim ve kadın özgürlüğü temelli mücadeleleri, Kolombiya’da ataerkil düzen ve devlet şiddetine karşı direniş biçimlerinde yankı buluyor. Geleneksel sol içinde ise Kürt hareketine duyulan sempati, yerli halkların ve köylülerin özyönetim pratikleriyle paralel görülüyor.
Andrés Felipe Ortiz Gordillo kimdir?
Eğitimci, iletişimci ve araştırmacı. ComoLaCigarraRadio.org çalışanı, Toplumsal İletişim Platformu ve Tejiendo Pensamiento Pijao Araştırma Grubu üyesi. Ayrıca Alternatif İletişim Grubu’nda görev yapıyor.