Barış İçin Toplumsal Girişim, Türkiye’de barış içinde ortak yaşamın koşullarını güçlendirmeye yönelik kapsamlı bir bildiri yayımlayarak, Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun hazırladığı rapora dahil edilmesi talep ettikleri önerilerini kamuoyuyla paylaştı. Girişim, bildiride barış sürecinin, ülkenin geleceği açısından taşıdığı kritik değerin altını çizdi ve hazırlanan maddelerin komisyon raporunda mutlaka yer alması gerektiğini vurguladı.
“Toplumsal talep büyük, fakat güvensizlik derin”
Süreçte kurulmuş olan Meclis Komisyonu’nun siyasetçiler başta olmak üzere birçok kesimi dinleyerek rapor aşamasına geldiğine değinilen açıklamada, buna karşın iktidarın hukuk dışı uygulamaları nedeniyle toplumdaki güven duygusunun ciddi biçimde zedelendiği belirtildi. Yüksek barış isteğine rağmen güvensizlik ortamının sürdüğü, bunun da toplumun geniş kesimlerinin kalıcı barış adımlarını benimsemesini zorlaştırdığı ifade edildi.
Girişim, barış için gerekli siyasal adımların yanı sıra, hukuk, adalet ve temel haklara ilişkin sorunların çözülmesinin de sürecin başarısı açısından hayati olduğuna dikkat çekti. Bu kapsamda komisyona ilettikleri yazıyı kamuoyuna açıklayarak raporun taşıdığı önemi vurguladılar.
Komisyon raporunda yer alması talep edilen başlıklar
Girişim, barışın gerçek anlamda hayata geçebilmesi için Meclis Genel Kurulu’na gönderilecek komisyon raporunda bulunması gereken hususları madde madde sıraladı:
• AİHM ve AYM kararları uygulanmalı
Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere dayanan ve kesinleşmiş olmasına rağmen uygulanmayan mahkeme kararlarının derhal hayata geçirilmesi gerektiği hatırlatıldı. Hukukun siyasetin aracına dönüşmesine izin verilmemesi gerektiği vurgulandı.
• Kayyım uygulamalarına son verilmesi şart
Olağanüstü hal döneminin istisnai bir tedbiri olması gerekirken kalıcı hale getirilen kayyım politikalarının demokratik işleyişi zedelediği belirtilerek bu uygulamaların tamamen kaldırılması gerektiği ifade edildi. Bu adımın hem demokrasi hem de toplumun sürece desteği açısından kritik olduğu belirtildi.
• CHP’li belediyelere yönelik operasyonlar durdurulmalı
Son dönemde özellikle CHP’li belediyelere dönük müdahalelerin hukuk devleti ilkesini aşındırdığı, seçilmişlerin görevden uzaklaştırılmasının toplumda adalet duygusunu yok ettiği kaydedildi. Bu nedenle görevden alınan yerel yöneticilerin hukuk çerçevesinde görevlerine iade edilmesi gerektiği savunuldu.
• Demokrasi için seçim yoluyla iktidar değişiminin güvence altına alınması
Girişim, İBB’ye yönelik yargı süreçlerinde görülen müdahalelerin demokratik düzeni tehdit ettiğini belirterek, hukuki sürecin siyasi baskılardan arındırılması gerektiğini ifade etti.
• Geçiş hukuku düzenlenmeli
Barış sürecinin toplumsal meşruiyetini güçlendirmek amacıyla, örgüt mensupları için demokratik katılımı içeren özel bir geçiş hukuku düzenlemesi yapılması, bu kapsamda feshedilen örgütün kurucusuyla dahi temas kurulmasının gerekli olduğu savunuldu.
• Hasta tutukluların tahliyesi ve genel siyasi af
Ağır hasta tutukluların ivedilikle serbest bırakılması ve tüm siyasi tutuklu-hükümlüleri kapsayan bir af yasasının gündeme alınması gerektiği dile getirildi.
• ‘Umut hakkı’ kararları uygulanmalı
AİHM'in Abdullah Öcalan ve benzeri ağırlaştırılmış müebbet hükümlüler için verdiği “umut hakkı” kararının Türkiye’yi bağladığı, Avrupa Konseyi’nin bu konuda Türkiye’yi uyardığı hatırlatıldı. Bu kararların uygulanmasının barış sürecinin toplumsal meşruiyetini güçlendireceği ifade edildi.
• TMK değişmeli, ifade özgürlüğünü kısıtlayan tüm hükümler kaldırılmalı
Terörle Mücadele Kanunu’nun temel hakları ihlal eden tüm maddeleriyle birlikte yeniden düzenlenmesi; toplantı-gösteri hakkı, internet ve medya alanlarında sansüre yol açan mevzuatın demokratik standartlara uygun hale getirilmesi gerektiği savunuldu. Ayrıca OHAL döneminde çıkarılan ve yasalaştırılan anti-demokratik hükümlerin ayıklanması istendi.
Barışın toplumsal hakkı
Girişim, Türkiye’de insanca yaşam koşullarının, adil bir kaynak dağılımının ve savaş politikalarına ayrılan bütçenin kamu hizmetlerine yönlendirilmesinin ancak kalıcı barışla mümkün olacağını belirtti. Derinleşen yoksulluk ve şiddet ortamında ülkenin kritik bir eşikte olduğuna dikkat çekerek şu mesajla bildiriyi sonlandırdı: “Bu ülke, yaşadığı tüm acıların ardından onurlu bir barışı ve güçlü bir demokrasiyi hak ediyor.”