Güncel

“Devlet beni korur” diyen fail, Kürt kadına daha rahat saldırıyor

Van Barosu’ndan Avukat Jiyan Özkaplan, Kürt kadınlarına yönelik şiddetin cezasızlık ve devlet koruması algısıyla derinleştiğini söyledi.

Abone Ol

Van Barosu’ndan Avukat Jiyan Özkaplan, Mezopotamya Ajansı’na yaptığı açıklamada kadına yönelik şiddetin “çok katmanlı” bir sorun olduğunu belirterek, hukuksal ve toplumsal yapıların iç içe geçmesiyle bu şiddetin sistematik hale geldiğini söyledi. Özkaplan’a göre, “cezasızlık algısı” yargı pratiğini belirleyen en önemli etkenlerden biri haline geldi.

“Kadına yönelik şiddet davalarında verilen ağırlaştırılmış müebbet cezaları kâğıt üzerinde kalıyor. Fail, haksız tahrik ve iyi hâl indirimlerinden yararlanabiliyor. Böylece yeni failleri cesaretlendiren bir tablo ortaya çıkıyor,” dedi.

Özkaplan, “Kadının beyanı esastır” ilkesinden uzaklaşıldığını, yalnızca kadının beyanına dayalı dosyalarda sanıkların kolayca beraat ettiğini vurguladı. Bu durumun Türkiye’nin birçok yerinde gözlendiğini belirten Özkaplan, özellikle Kürt illerinde durumun çok daha ağır bir hal aldığını söyledi.

“Kürt kadın, Kürt çocuk olunca fail ‘nasıl olsa devlet beni korur, bana bir şey olmaz’ diye düşünüyor. Çünkü bu bölgelerde sistematik bir cezasızlık ve kayıtsızlık söz konusu,” dedi.

“Kürdistan’da şiddetle birlikte güvensizlik ortamı da büyüyor”

Avukat Özkaplan, Van ve diğer Kürt illerinde güvenlik ve adalet mekanizmalarının toplumsal kimlik temelli önyargılarla işlediğini vurguladı:
“Buradaki emniyet, savcılık, mahkemeler kimlikten dolayı farklı davranabiliyor. ‘Sonuçta Kürttür’ mantığı devreye girebiliyor. Böyle olunca kadınlar ve çocuklar hem şiddete hem de güvensizliğe maruz kalıyor.”

Ayrıca “üniformalıların” karıştığı şiddet, cinsel saldırı ve öldürme vakalarına da dikkat çekti:
“İstanbul’da, Ankara’da karşılaşmadığımız bu vakaları Kürdistan’da sistematik biçimde görebiliyoruz.”

“Toplumsal cinsiyet eşitliği okul öncesinden başlamalı”

Sorunun kökeninin toplumsal eğitimle ilgili olduğunu belirten Özkaplan, çözümün “temelden başlaması gerektiğini” söyledi:
“Okul öncesinden itibaren toplumsal cinsiyet eşitliği, ayrımcılık yasağı, insan haklarına saygı, şiddetin kabul edilemezliği gibi konular çocuklara aşılanmalı.”

“Yasalar uygulanmıyor, mekanizmalar işlemiyor”

6284 sayılı yasanın uygulanmasında ciddi eksikler olduğunu belirten Özkaplan, koruyucu tedbirlerin işlevsiz kaldığını ifade etti:
“Uygulamayı yürütecek mercilere bu yasaların titizlikle aşılanması gerekiyor. Kadın beyanı esas alınarak soruşturmalar yürütülmeli.”

“Ekonomik bağımsızlık kadınların varlığı için şart”

Kadınların toplumda var olabilmesi için ekonomik bağımsızlığın desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Özkaplan, “İşsizlik ve ekonomik bağımsızlığın olmaması şiddetin en önemli kaynaklarından biri” dedi.

“Van’da yerel kurumlar koordineli çalışmalı”

Van özelinde belediyeler, barolar, odalar, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının koordinasyon içinde çalışması gerektiğini belirten Özkaplan, “Kadınlara ve çocuklara kırsalda, köylerde ulaşmak, bilinçlendirmek, haklarını anlatmak gerekiyor” dedi.

“Rojin Kabayış dosyası örnek olmalı”

Özkaplan, Rojin Kabayış dosyasına da değinerek Van ve Diyarbakır barolarının yürüttüğü dayanışmayı hatırlattı:
“Etkili bir soruşturma yürütülmediği için failler hâlâ bulunamadı. Bu da baroların, avukatların ve hukuk örgütlerinin dayanışmasının ne kadar hayati olduğunu gösteriyor.”

Son olarak Özkaplan, “Şiddet olaylarının son bulması için toplumsal bilinçlenme, etkili yargılama ve dayanışma şart. Barolar ve hukuk örgütleri olarak bu mücadeleyi sürdürmek bizim görevimiz” dedi.