Asayiş

Hukukçular: İBB iddianamesinde çelişkiler var, delil zinciri zayıf

4 bin sayfalık İBB iddianamesini değerlendiren hukukçular, suç tarihleriyle deliller arasında tutarsızlıklar bulunduğunu, iddiaların çoğunun yorumlara dayandığını belirtti.

Abone Ol

Gazeteci Deniz Zeyrek, Nefes’teki yazısında hukukçuların İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik hazırlanan yaklaşık 4 bin sayfalık iddianameye dair değerlendirmelerini aktardı. Hukukçular, dosyada “örgüt yapısı, suç tarihleri ve rüşvet gelirlerinin amacı” konularında ciddi çelişkiler bulunduğunu belirtti.

İddianamede, Ekrem İmamoğlu’nun 2015’te örgüt kurduğu ileri sürülürken, bazı ifadelerde 2014 yılına ait faaliyetlerin örgütsel eylem olarak gösterilmesinin “zamanlama açısından tutarsızlık” yarattığına dikkat çekildi.

“Rüşvet gelirlerinin amacı net değil”

Hukukçular, dosyada “rüşvet gelirlerinin” kimi yerde kişisel zenginleşme, kimi yerde siyasi amaçlar için kullanıldığı yönünde iki farklı anlatı bulunduğunu vurguladı:

“Bu belirsizlik, örgüt motivasyonunu ve suç kastını zayıflatıyor. Rüşvet gelirleri kişisel menfaat için mi yoksa parti içi rekabet için mi kullanıldı, açık değil.”

Ayrıca iddianamede 44 kez “değerlendirilmektedir” ifadesinin geçmesi, yorumun delilin önüne geçtiği izlenimini doğuruyor.

“İtirafçılar hem güvenilir hem çıkarcı”

Değerlendirmelerde, iddianamenin önemli ölçüde itirafçı beyanlarına dayandığı, ancak bu kişilerin hem “güvenilir tanık” hem de “çıkarcı fail” olarak tanımlanmasının çelişki oluşturduğu belirtildi.

Bazı hukukçular, maddi delillerle sonuçlar arasındaki ilişkinin zayıf olduğunu savundu:

“Tapu ve araç kayıtlarındaki değişimler suç gelirinin delili gibi yorumlanmış. Ancak bu değişimler piyasa koşullarına bağlı olabilir.”

“Telefon trafiği örgüt bağı sayılmış”

Hukukçular, “örgüt içi bağın” büyük ölçüde HTS kayıtları üzerinden kurulduğuna dikkat çekti.

“Gazetecilerin, belediye çalışanlarının ya da iş insanlarının iş gereği yaptığı telefon görüşmelerinin örgütsel irtibat gibi yorumlanması ikna edici değil.”

İddianamede, “örgüt gizlilik esasına göre hareket etti” ifadesinin sıkça kullanıldığı, kameraların kapatılması ve jammer kurulması gibi detayların “hem suçun kanıtı hem de delil yetersizliğinin gerekçesi” gibi sunulmasının “çelişkili bir yaklaşım” oluşturduğu ifade edildi.

“CHP içi rekabet bağlantısı zayıf”

Son olarak hukukçular, örgütün 2019’da kurulduğu belirtilmesine rağmen CHP 38. Olağan Kurultayı’nın 2023’te yapıldığını hatırlatarak, “parti içi rekabetle örgütsel faaliyet arasında neden-sonuç ilişkisi kurmanın zayıf temellere dayandığı” yorumunu yaptı.

Hukukçular, genel olarak iddianamenin “yoruma dayalı, delil zinciri eksik ve zamanlaması tutarsız” bir çerçeve çizdiği görüşünde birleşti.