14 Ekim 2014 sabahı, Adana’nın Seyhan ilçesine bağlı Şakirpaşa Mahallesi’nde bisikletiyle gazete dağıtan Kadri Bagdu, uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitirdi. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Kürtçe Azadiya Welat gazetesinin 17 yıl boyunca dağıtımcılığını yapan Bagdu, beş kurşunla katledildi. Üzerinden 11 yıl geçti; ancak failleri hâlâ ortaya çıkarılmadı.
Olayın ardından Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturmayı “gizlilik” kararıyla yürüttü. Bu karar, gerçeğin ortaya çıkmasını engelleyen bir perdeye dönüştü. Ailenin avukatı Tugay Bek, “Gizlilik kararı delillerin toplanmasını değil, karartılmasını sağladı” diyerek tepkisini dile getirdi.
“Kameralar Her Şeyi Gördü, Katili Görmedi”
Bagdu’nun öldürüldüğü dönem, Şakirpaşa Mahallesi’nde yapılan tüm muhalif etkinlikler MOBESE kameralarıyla izleniyordu. Avukat Bek’e göre, eylemlere katılan yurttaşlar bu görüntülerden tespit edilip yargılandı, bazıları cezalandırıldı. Ancak aynı kameralar, Kadri Bagdu’nun katillerini kaydetmedi.
Aile, soruşturma sürecinde deliller sundu. Bunlar arasında IŞİD üyesi Servet Koç’un kayıtları da vardı. Koç, 2016’da Bagdu’nun oğlu İsmail Bagdu’ya gönderdiği videoda cinayeti işlediklerini anlatmış, devlet tarafından “kullanıldıklarını” söylemişti. Buna rağmen savcılık, Koç’un ifadesi alınmadan dosyayı kapattı.
“Bu Cinayet Politikti, Irade Gösterilmedi”
Avukat Bek’e göre, Bagdu cinayeti siyasi bir dosya. “Failin IŞİD içinde aranması gerektiğini yıllardır söylüyoruz. Ancak savcılık soruşturmayı bu yönde derinleştirmedi. Diğer IŞİD cinayetlerinde faillere ulaşıldı ama burada irade gösterilmedi,” dedi.
Bek, bu tür dosyaların Türkiye’nin demokratikleşmesiyle doğrudan ilişkili olduğunu belirtti:
“Köklü demokratik değişimler yaşanmadan, bu dosyaların aydınlatılması mümkün değil.”
Aile, iç hukuk yolları tükendiği için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Ancak 2025 itibarıyla henüz bir gelişme olmadı.
“Gazetesi Onun İçin Kutsaldı”
Eşi Şemsiye Bagdu, yıllardır aynı acıyı taşıyor. Kadri’nin sabah gün doğmadan yola çıkıp 500 aboneye gazete ulaştırdığını anlatıyor:
“Yerde gazeteyi görse kızardı. ‘Bu gazetede şehitlerimizin kanı var’ derdi. Gazetesi onun için çok kutsaldı.”
Şemsiye Bagdu, eşinin defalarca tehdit edildiğini, gözaltına alındığını ve öldürülmeden bir gün önce iki kişi tarafından evlerinin önünde izlendiğini söyledi. “O sabah hava çok kapalıydı, yağmur yağıyordu. Sanki yağmur onun için yağıyordu,” diyor.
Bugün hâlâ failler bulunmadı. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, 2020’de dosyayı “adli vaka” olarak değerlendirip “daimi arama” kararı verdi.
Şemsiye Bagdu ise bu karara direnişle karşılık veriyor:
“Kadri gibi binlerce Kürt’ü öldürdüler ama failleri korudular. Tek suçları hakikati yazmaktı. Katilleri korumayı bıraksınlar artık.”
“Hakikatin sesi susturulamaz”
Kadri Bagdu cinayeti, Türkiye’de Kürt gazetecilere yönelik saldırıların sembollerinden biri olarak hafızalarda yer etti. Azadiya Welat’ın sokaktaki sesi, 11 yıldır susturulmak isteniyor. Ancak ailesi, arkadaşları ve meslektaşları için Bagdu hâlâ gazetesiyle, halkına olan bağlılığıyla yaşıyor. Bugün, ölümünün 11. yılında Adana ve Diyarbakır’da anmalar düzenleniyor. Gazeteciler, “Hakikatin sesi susturulamaz” diyerek Kadri Bagdu’nun bıraktığı mirası hatırlatıyor.
