Bianet’ten Evrim Kepenek’in haberine göre Kayseri Kadın Cezaevi’nden Eda Kaya, gönderdiği mektupta ağır tecrit koşullarını anlatarak kamuoyuna seslendi. Kaya, özellikle “kuyu tipi hapishaneler” olarak adlandırılan uygulamalara dikkat çekti ve bunların derhal kapatılması gerektiğini söyledi.
30 yaşında olduğunu belirten Kaya, 2014 Kobanî olayları nedeniyle aldığı ceza nedeniyle cezaevinde bulunduğunu aktardı. İlk tutukluluğunu OHAL döneminde 18 yaşındayken yaşadığını hatırlatan Kaya, “Sürgünlerle, baskılarla; siyaseten direnmeye devam ediyorum. Ama öyle bir ortamdayız ki yaşamı sürdürmek neredeyse imkânsız” dedi.
Kaya, tecridin insani ve sosyal yaşamı ortadan kaldırdığını belirterek şunları kaydetti:
“En ağır işkence, insanın insandan koparılmasıdır. Bu işkenceyle yaşam enerjimiz tükeniyor. İnsan diri diri gömülüyor adeta. Bu hapishaneler derhal kapatılmalıdır. Ölümü göze alan insan başka ne yapabilir?”
Mahkemelerin de “adeta tiyatroya dönüştüğünü” söyleyen Kaya, içerideki tek seçeneğin direniş olduğunu vurguladı:
“İnsan sosyal bir varlık ama kuyu tipi hapishanelerde yalnız bırakılıyor. Güneşten, insandan, yaşamdan soyutlanıyoruz. Bunun adı işkence değil de nedir? Direnişin tek yolu direnmeye devam etmektir.”
Kaya, ayrıca Türkiye’nin farklı hapishanelerinde devam eden ölüm oruçları ve açlık grevlerini sıraladı. Bunlar arasında Bolu, İmralı, Kırıkkale ve Antalya’daki siyasi mahpuslar yer alıyor. Gün sayıları 30’lardan 298. güne kadar değişiyor.
Mektubunu “Bu direniş cezaevlerindeki gerçeği gösteriyor. Sizin de duyarlı davranacağınıza inanıyorum” sözleriyle bitiren Kaya, kamuoyuna destek çağrısı yaptı.