İstanbul’da 12 Ağustos sabahı Mecidiyeköy metro hattında yolculuk eden gazeteci Özge Kar Odabaş ve iki kadın arkadaşı, Durmuş K. isimli erkeğin hem sözlü tacizine hem de gizli çekimine maruz kaldı.
Polis tutanaklarına göre, Durmuş K. önce kadınlara cinsiyetçi küfürler etti. Yerini değiştirmesini isteyen bir kadına hakaretlerini sürdürdü ve “Tanıdıklarım var, benimle görüşürsünüz” diyerek tehdit etti.
Metro camının yansımasından telefon kamerasını açarak yolcuları gizlice çektiği fark edilen Durmuş K., iddiaya göre panikle telefonunu kırarak delilleri yok etmeye çalıştı. Kadınlar, telefonu ve şahsı metro güvenliğine, ardından polise teslim etti.
bianet'ten Evrim Kepenek'in haberine göre, savcılığın talebi üzerine 11. Sulh Ceza Mahkemesi, Durmuş K.’yi “özel hayatın gizliliğini ihlal” ve “hakaret” suçlarından tutuklayarak Metris Cezaevi’ne gönderdi.
“Taciz olarak kayda geçmedi” eleştirisi
Odabaş, fezlekede “taciz” suçunun yer almadığını belirterek, “Gizlice kadın görüntüleri kaydeden ve bize sinkaflı hakaretlerde bulunan bu kişinin cinsel tacizden de yargılanması gerekirdi” dedi.
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi’nden avukat Kıvılcım Ünal da olayın sadece “özel hayatın gizliliği” kapsamında değerlendirilmesini eleştirerek, “Burada cinsel taciz suçunun işlendiği açık. Failin bu suçtan da tutuklanması gerekirdi” diye konuştu.
Odabaş, kadınların soğukkanlı davranışının ve dayanışmasının sürecin ilerlemesinde belirleyici olduğunu vurguladı:
“Belki o telefonda yalnızca metroda çekilmiş görüntüler değil, başka taciz vakalarına dair deliller de olabilirdi. Bu örnek, tacize karşı kararlı duruşun nasıl sonuç verdiğini gösteriyor.”