Güncel

Tekno-Irkçılık: Kürtler yaşamda, Amedspor sahada hedefte

Barış umutlarının konuşulduğu bir dönemde, yeni ırkçılık gündelik kültürden futbola kadar hayatın her alanında örgütlü hale geliyor.

Abone Ol

Türkiye yeniden barış ihtimallerinin tartışıldığı bir süreçten geçiyor. Ancak aynı anda, dijital medyanın hızlandırdığı yeni bir ırkçılık dalgası toplumsal hayatı kuşatıyor. Araştırmacı-yazar Fırat Aydınkaya, bu yükselişi “bir efendilik praksisi” olarak tanımlıyor. Aydınkaya ile yapılan bu kapsamlı röportajı, gazeteci Dara Demiralp bianet’in Biamag eki için gerçekleştirdi. Röportajda gündelik dilde, sosyal medyada ve spor sahalarında giderek normalleşen ırkçı pratikler, özellikle Amedspor örneği üzerinden tartışılıyor.

Yeni ırkçılık: Tekno-Irkçılık

Aydınkaya, Türkiye’deki ırkçılığın klasik formlarını aşarak yeni mecralarda, özellikle de dijital dünyada kendine alan açtığını belirtiyor. Bu dönüşümü “Tekno-Irkçılık” olarak adlandırıyor. Artık ırkçı içerikler akademik makaleler ya da ideolojik bildiriler aracılığıyla değil, bir “like”, bir “retweet” ya da kısa videolar aracılığıyla yayılıyor.

Bu yeni ırkçılık anonim, akışkan ve katılımı kolay bir üretim biçimi. Bir şirket gibi işliyor; talepleri topluyor, nabza göre halka arz ediyor ve basit bir tıkla toplumsallaşıyor. Bu durum, ırkçılığı yalnızca bireysel önyargılar değil, kolektif bir eğlence ve ortak pratik haline getiriyor.

Yeni ırkçılık: Göze hitap edici, eğlendirici

Irkçılığın akademiden sosyal medyaya kaymasının estetik bir sonucu var. Aydınkaya’ya göre bu yeni estetik akla değil, göze hitap ediyor; eğlenceli, parodik, hızlı tüketilen içeriklerle işliyor. Irkçılık böylece daha cazip hale geliyor: hızla bulaşabilen, tatmin veren ve cezasızlık duygusuyla güçlenen bir pratik.

Bir başka dikkat çekici nokta da, orta sınıfların bu estetiğin taşıyıcısı haline gelmesi. Mülksüzleşme korkusu ve huzursuzluk, orta sınıfın ırkçılığı bir terapi gibi sahiplenmesine neden oluyor. Bu nedenle nefret söylemi, sınıfsal bir kini de içinde barındırıyor.

Amedspor bir meydan okuma, bir sınır ihlali

Irkçılığın gündelik kültürde en açık görünümlerinden biri futbol sahalarında yaşanıyor. Amedspor örneği, Aydınkaya’ya göre bu kolonyal aklın yeniden üretildiği bir alan. Futbol, ulus devlet kimliklerinin test edildiği bir hiyerarşi laboratuvarı.

Ulus-devlet kartviziti olmayan bir takımın bu alana girmesi “ihlal” olarak görülüyor. Bu yüzden Amedspor tribünlerde “hain takım” muamelesi görüyor; sahadaki her maç, “milli olan” ile “gayrimilli olan” arasında oynanıyormuş gibi yaşanıyor.

Siyah oyunculara muz atılan Avrupa liglerindeki ırkçılıkla, Amedspor’a yönelik saldırılar arasında doğrudan bir paralellik kuruluyor. Bir siyah oyuncuya “sen buraya ait değilsin” denildiğinde ne oluyorsa, Amedspor’a da “haddini bil, dağlara dön” mesajı veriliyor.

Sonuç: Ya hizmetçilik ya tehcir

Aydınkaya’ya göre yeni ırkçılık, Kürtlere açık bir ultimatom sunuyor: “Ya hizmetçiliğe devam ya da tehcir.” Bu, artık yalnızca bir dil ya da gündelik şiddet değil; kolonyal bir sürekliliğin ve örgütlü bir pratik halinin ifadesi.

Barış umutlarının dillendirildiği bir dönemde, bu yeni ırkçılık dalgası, birlikte yaşam ihtimaline gölge düşürüyor. Çünkü mesele spontane tepkiler değil; kurumsal, tarihsel ve sürekli yeniden üretilen bir tahakküm düzeni.