Manila’nın bir saat kuzeyindeki tepelerin eteklerinde, küçük bir bakkalın önünde Batman tişörtlü üç yaşında bir çocuk annesini bekliyor. Bizi heyecanla dükkânın arkasındaki mütevazı yaşam alanına götürüyor. Adını söylüyor, üç yaşında olduğunu ve annesini çok özlediğini…
Annesi Lily, Nisan ayında “Tayvan’da müşteri temsilciliği” vaadiyle evden ayrılmıştı. Ancak bu iş ilanı bir tuzaktı. Lily, Asya’nın giderek büyüyen dolandırıcılık sektörüne satılan yüz binlerce insandan sadece biri oldu. Ailesinden saklanan bilgilere göre Lily, aylarca Myanmar’daki bir sahtekârlık kompleksinde tutsak edildi, işkence gördü ve zorla çalıştırıldı.
Aileye çocuklarla birlikte bakan Lily’nin kardeşi Rose, kız kardeşinin mesajlarında sık sık “Burada ölmek istiyorum” dediğini anlatıyor. Rose ise her defasında aynı cevabı veriyor:
“Bunu yapma… Çocuğun her gün seni soruyor.”
Kadınlar neden hedefte?
Uzmanlara göre bölgedeki suç ağları, özellikle romantik ilişki dolandırıcılıklarında kadınların yüzlerini ve seslerini kullanmak için giderek daha fazla kadın kaçırıyor. Bazı kadınlar, kapatıldıkları bu devasa kamp benzeri yapılarda seks işçiliğine zorlanıyor, bazıları ise içerideki erkek çalışanlara hizmet etmeye mecbur bırakılıyor.
Filipinler’de istikrarlı ve iyi ücretli iş bulmak zor olduğundan birçok kadın yurt dışına giderek ailesine destek olmaya çalışıyor. Ancak bu umut, suç örgütlerinin elinde bir sömürü mekanizmasına dönüşüyor. Bu nedenle kaybedilen sadece bir çalışan değil; anneler, kız kardeşler, kız çocukları ve ailelerin temel geçim kaynağı oluyor.
CNN’in aylar süren araştırması ne buldu?
CNN World, dolandırıcılık merkezlerine kapatılan kadınlarla yaptığı görüşmelerde “cehennem gibi” koşulların hâkim olduğunu ortaya koydu.
Kadınlar, ABD’den Avustralya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyadaki insanları kandırmak için
-
ezberletilmiş konuşma metinleri,
-
yapay zekâ ile oluşturulmuş yüz ve ses filtreleri,
-
romantik ilişki senaryoları
kullandıklarını aktardı.
Çinli suç örgütlerinin yönettiği bu merkezlerde kadınların itaatsizliği, şiddet, aç bırakma, elektrik verme ve cinsel saldırı ile cezalandırılıyor.
“Verizon’dan arıyorum… SIM kartınız suçta kullanıldı”
Bu cehennemi yaşayanlardan biri dört çocuk annesi Casie. Daha önce Dubai’de çalışmış olan Casie, Facebook’ta gördüğü Hong Kong’da müşteri temsilciliği ilanına başvurdu. Fakat Hong Kong’a değil, Kamboçya’daki bir dolandırıcılık merkezine götürüldü.
Casie, CNN'e çalıştığı senaryoyu titreyerek okuyor: “Merhaba, iyi günler. Verizon’dan arıyorum. SIM kartınız kara para aklama ve yasa dışı silah alımında kullanıldı…”
Aynı binada onlarca farklı sahtecilik operasyonu vardı: yatırım dolandırıcılıkları, aşk tuzakları, kredi aldatmacaları; hatta uyuşturucu ve yaban hayatı kaçakçılığı. Casie, kendi işkencecisi konumundaki Filipinli kadın satıcısını gördüğünde dayanamayarak ona saldırdığını söylüyor. “Bize bunu nasıl yaparsın? Biz de Filipinliyiz!” diye bağırdığını anlatıyor. Aylarca süren şiddetin ardından Casie, Kamboçya’daki Filipinler Büyükelçiliği’nin yardımıyla kurtarıldı.
Diplomatik kanallar bazı kurtarmalara yardımcı olsa da özellikle Myanmar’daki kamplar, silahlı grupların kontrolündeki çatışmalı bölgelerde bulunduğu için ulaşılmaz durumda. Bu nedenle bazı kadınlar tek şansı kaçmak olarak görüyor.
Evde kalanlar için bitmeyen kabus
Kadınlar tutsakken aileler derin bir yoksulluğa sürükleniyor. Charlotte, ocak ayında Myanmar’a kaçırılan kızının geride bıraktığı altı torununa bakıyor. Evlerinde artık neredeyse elektrik ve su yok. “Her şeyi sattım” diyor. “Onları okula göndermek bile çok zor.”
Charlotte, elindeki fotoğraflarda kızının vücudundaki morlukları gösteriyor:
“Kızım iki kez soyulup kameraya çekilmiş. Utanç içinde bunu anlattı. Ben hatırladıkça ağlıyorum.”
BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi’ne (UNODC) göre, kadınlar genellikle önce dolandırıcı olarak çalıştırılıyor; iş performansı düşük olanlar ise seks kölesi yapılmakla tehdit ediliyor.
Filipinler’de ele geçirilen lüks dolandırıcılık kampı
CNN, Manila’nın üç saat kuzeyindeki küçük bir kasabada, geçen yıl baskın düzenlenen 10 hektarlık dev bir dolandırıcılık üssüne girdi.
Kompleksin içinde:
-
yüzlerce kişi için ofisler,
-
yığınla bilgisayar ve SIM kart,
-
ezberletilen sahte ilişki rehberleri,
-
beş katlı lüks bir malikâne,
-
olimpik yüzme havuzu,
-
gizli bir kaçış tüneli
bulundu.
Bu köy büyüklüğündeki yerleşke, Çin doğumlu iş insanı Huang Zhiyang tarafından yönetiliyordu. Malikânesinin altındaki şarap mahzeninde saklı tünel kullanılarak kaçtığı düşünülüyor.
Yapay zekâ destekli yeni dolandırıcılık çağı
Telegram kanallarında dolandırıcılar yüz paketleri, otomatik çeviri araçları ve yapay zekâ filtrelerini birbirleriyle paylaşıyor.
Güney Afrikalı Sara, Tayland-Myanmar sınırındaki ünlü KK Park kompleksinde bir “model” olarak çalıştığını anlatıyor. Yüz filtreleriyle birden fazla karaktere dönüşüyor:
“Linda oluyordum, Jenny oluyordum…”
Sara, büyük yatırım kararını verme aşamasındaki kurbanlarla görüntülü görüşmeye çıkarıldığını söylüyor. Seks içerikli mesajlara zorlandığını ekliyor.
Geri dönüşler ve kapanmayan yaralar
Dokuz ay sonra hasta annesini bahane ederek ayrılan Sara bir daha geri dönmedi.
Casie ise eve döndü ama ailesinin borçları ve travma ile boğuşuyor:
“Bu yaşananlardan sonra hayatıma nasıl devam edeceğimi bilmiyorum.”
Kasım ayında eve dönen Lily’nin iki küçük oğlu da annelerine kavuştu. Ancak hem Lily’nin hem de diğer kurtulan kadınların önünde çözülmesi gereken büyük bir travma var. Çünkü bu çocuklar artık sadece annelerini değil, onların yeniden kurması gereken dünyalarını da bekliyor.