Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü öğrencisi Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümünün üzerinden 11 ay geçti. Ancak dosyada hâlâ somut bir ilerleme kaydedilmedi.
Kabaiş, 27 Eylül 2024’te kaldığı yurttan ayrıldıktan sonra kaybolmuş, cenazesi 15 Ekim’de Van Gölü kıyısında bulunmuştu. Soruşturma gizlilik kararıyla yürütülürken, aile ve Van Barosu avukatlarının girişimlerine rağmen yeni bir gelişme yaşanmadı.
Baba Nizamettin Kabaiş, ihmallerin üstünün örtüldüğünü belirterek, “Devlet ortaya çıkarmak istemiyor. Çünkü üniversite ve yurt devlete bağlı, onların parmağı var” dedi. Kabaiş, kızının ölümüne dair hâlâ cevaplanmamış sorular bulunduğunu vurguladı.
Adli Tıp Kurumu raporunda olayla ilgili iki farklı erkeğe ait DNA tespit edildiği, Rojin’in boğazında morluk, parmağında kırık olduğu kaydedildi. Baba Kabaiş, “DNA’lar incelenirse katiller ortaya çıkar. Buna rağmen ‘ölüm morluğu’ deniyor. Bu gerçeğin üstünü örtmek demek” ifadelerini kullandı.
Rojin’in suda boğulma sonucu öldüğü iddiasını reddeden Kabaiş, kızının uzun süre suda kalmadığını, kıyafetlerinde iplik parçaları bulunduğunu ve bedeninde darp izleri olduğunu belirtti. “Belli ki bir yerde tutulmuş, sonra göle bırakılmış” dedi.
İntihar iddialarını da reddeden Kabaiş, “Kızımın intihar etmesi için hiçbir sebep yok. Kanıt getirsinler kabul ederim. Ama yok. Yalanları birbirini tutmuyor” diye konuştu.
Diyarbakır ve Van barolarının savcılığa yönelttiği “Hangi gün öldü, kaç gün suda kaldı?” sorularının da cevapsız bırakıldığını söyleyen Kabaiş, “Otopsiden sonra bunların açıklanması gerekirdi. Ama söylenmedi. Çünkü işin içinde devletin kurumları var. O yüzden aydınlatılmak istenmiyor” dedi.