Gündem

Bir 12 Eylül Filmi: Sırrı Süreyya Önder'in Beynelmilel’i

Sırrı Süreyya Önder’in 2006 yapımı Beynelmilel filmi, 12 Eylül darbesinin gündelik yaşama müdahalesini trajikomik bir dille anlatan unutulmaz bir yapıt.

Abone Ol

Bir 12 Eylül Filmi: Beynelmilel’in Unutulmaz Mirası

12 Eylül 1980 askeri darbesi, Türkiye’nin siyasi, toplumsal ve kültürel belleğinde derin yaralar bıraktı. Darbenin ardından sadece siyasetçiler, aydınlar, gazeteciler değil, sıradan halk da bu baskı ortamının ağırlığını yaşadı. İşte tam da bu noktada, Sırrı Süreyya Önder ve Muharrem Gülmez’in ortak yönetmenliğinde çekilen Beynelmilel (2006), o günlerin hem trajedisini hem de absürtlüğünü sinema diliyle anlatan önemli bir eser olarak öne çıkıyor.

Adıyaman’da geçen film, 1980 darbesi sonrası sıkıyönetim günlerinde bir grup yerel müzisyenin hikâyesini merkeze alıyor. Film, darbeyle birlikte gündelik hayatın en küçük detayına kadar denetlenmeye çalışılmasını, halkın diline, şarkısına, düğününe müdahale edilmesini hicvediyor. Önder’in deyimiyle bu, “hayatın her otuna gübre olmak” şeklinde özetlenebilecek bir zihniyetin eleştirisi.

Filmin çıkış noktası, Adıyaman’da yaşanmış gerçek bir olay. 1981 yılında, gerçekten de yerel çalgıcılardan bir orkestra kurulmuş ve marş çalmaları istenmişti. Nota bilmeyen bu müzisyenler, “Mehter Marşı çal” denildiğinde Sakine’yi, “İstiklal Marşı çal” denildiğinde Türkmen Gelin’i çalıyorlardı. Bu sahneler, filmin ana damarını oluşturan trajikomik anlatının temelini atıyor.

Beynelmilel de bu gerçeklikten beslenerek, devlet otoritesinin gündelik hayata müdahale çabasının beyhudeliğini gösteriyor. Müzisyenlerin düğünlerde yasaklı şarkıları “sessiz” çalmaları, davula havlu örtüp, halayı parmak ucunda çekmeleri, hafızalara kazınan sahnelerden biri. Bu anlar, hem gülümsetiyor hem de iç acıtıyor; çünkü müzikle, neşeyle, kültürle oynanamayacağını hatırlatıyor.

Vizontele Tadında, Ama Daha Acıtıcı

Filmin atmosferi, izleyicide Vizontele tadı bırakıyor. Yalın ve akıcı bir hikâye, sıcak karakterler, yerel dokuyu hissettiren detaylar… Ancak Beynelmilel, daha keskin bir acı barındırıyor. Çünkü bu kez söz konusu olan bir halkın gündelik yaşamına indirilen darbeler.

Kemancı Abuzer Yayladalı (Cezmi Baskın), kızı Gülendam (Özgü Namal), kardeşi Tekin (Nazmi Kırık) ve diğer müzisyenler, askerlerin kurduğu bu absürt orkestra macerasına sürükleniyor. Darbenin bireylerin hayatına nasıl sızdığını, insanların nasıl yönlendirildiğini görüyoruz.

Yasaklı Şarkılar, Yasaklı Yaşamlar

Filmde müzisyenlere verilen yasaklı şarkılar listesi, aslında o dönemin kültürel yasaklarının bir özeti. Lorke, Domdom Kurşunu, Kızılcıklar Oldu mu, Minareden At Beni, Diyarbakır Etrafında Dağlar gibi halk şarkıları bile yasaklanıyor. Bu liste, darbenin sadece siyaseti değil, halkın yaşam sevincini de hedef aldığını gösteriyor.

Öte yandan, Enternasyonal marşının hikâyeye dahil edilmesi, filmin hem adını hem de merkez metaforunu oluşturuyor. Halk için “bahar marşı” olan Enternasyonal, devlet için “anarşik” bir tehlike. Bu çelişki, devlet dili ile halk dili arasındaki kopukluğun simgesi.

Sırrı Süreyya Önder’in İzleri

Önder, filmde yalnızca yönetmen değil; aynı zamanda oyuncu, senarist ve anlatıcı. Fotoğrafçı Servet rolüyle kameranın önüne geçiyor. Kardeşine, çocukluk arkadaşlarına, hatta kızına küçük roller vererek filmi kişisel bir hafıza mekânına dönüştürüyor. Bu da Beynelmilel’i sadece bir 12 Eylül filmi olmaktan çıkarıp, aynı zamanda bir baba-kız, aile ve dostluk hikâyesi haline getiriyor.

Önder’in sinema anlayışı, “merak” ve “itiraz” üzerine kuruluydu. “Film çekmek istiyorsanız iki şey sizde var mı bakın: Merak ve itiraz. Bunlar sizde yoksa ne kendinize ne başkalarına zulmetmeyin” diyordu. Beynelmilel işte bu iki hasletin bir ürünü. Merak da var, itiraz da.

Filmde en çok dikkat çeken, halkın direniş biçimidir. Bu direniş, teorik bir ideolojiden çok, gündelik yaşamı sürdürme iradesidir. Yasaklara rağmen halay çekmek, düğün yapmak, şarkı söylemek… Bu basit görünen pratikler, aslında en büyük direniştir.

Sırrı Süreyya Önder’in siyaset anlayışı da bu çizgideydi: Hayatın içinde, halkın diliyle, gündelikten beslenen bir itiraz. Dolayısıyla Beynelmilel, onun siyasal ve sanatsal kişiliğinin ortak izdüşümüdür.

Neden Hâlâ İzlenmeli?

Bugün, 12 Eylül’ün yıldönümünde Beynelmilel’i hatırlamak, sadece geçmişi anmak değil; aynı zamanda bugüne bakmaktır. Çünkü darbenin toplumsal yaşamda açtığı yaraların izleri hâlâ sürüyor.

Beynelmilel, bize şu soruyu yeniden sorduruyor: Halkın neşesi, kültürü, direnci gerçekten bastırılabilir mi? Yanıtı, filmdeki sessiz Lorke sahnesinde gizli: Hayır, bastırılamaz.

Beynelmilel, 12 Eylül’ün sıradan hayatlara nasıl dokunduğunu, trajikomik anların ardında nasıl büyük acılar bıraktığını anlatan bir film. Sırrı Süreyya Önder’in tek uzun metrajı olarak, hem sinema tarihimizde hem de toplumsal hafızamızda özel bir yere sahip. Bugün, onun anısını yaşatmanın en güzel yolu, bu filmi yeniden izlemek ve üzerine düşünmektir.