Türkiye’de işsizlik oranı ikinci çeyrekte yeniden yükselişe geçti. Ancak en çarpıcı tablo kadınlarda: Kadın işsizliği yüzde 11,6’ya çıkarak erkeklere göre yüzde 66 daha yüksek seviyeye ulaştı. Genç kadınlarda ise durum çok daha vahim—15-24 yaş grubunda işsizlik oranı yüzde 23,7’ye çıktı. Bu oran erkeklerin iki katını aşıyor.
İstihdam rakamları da kadınlar açısından sınırlı bir tablo çiziyor. Çalışan kadın oranı yüzde 32’de kalırken, iş gücüne katılım oranı yalnızca yüzde 36 seviyesinde. Yani her 10 kadından yalnızca 3’ü istihdam edilebiliyor.
Sektörel dağılım da dikkat çekici. Sanayide kadınların yaklaşık yarısı, tarımda ise yarısından fazlası işsizler ordusuna katılmış durumda. Kadınların en yoğun çalıştığı alan olan hizmet sektöründeki artış ise kalıcı değil.
Bu noktada devreye giren “İş Pozitif” programı, resmi söylemde kadın istihdamını artıran bir proje olarak sunuluyor. Ancak sahadaki gerçek farklı: Turizm ve otelcilik gibi sezonluk işlerde kadın istihdamı kısa süreli olarak artıyor, sezon bittiğinde ise işten çıkarmalar başlıyor. Yani program kadınlara kalıcı iş değil, geçici bir iş kapısı sunuyor. Asıl kazanan ise kadın emeğini düşük maliyetle kullanan sermaye oluyor.
TÜİK’in Güncel Resmi Rakamları Ne Diyor?
TÜİK’e göre Haziran 2025’te erkek işsizliği %7,1, kadın işsizliği ise %11,4 olarak gerçekleşti — kadın işsizliği erkeklere kıyasla 4,3 puan daha yüksek durumda.TÜİK
Yılın ilk çeyreği için (Mart 2025) veriler de benzer seyri doğruluyor: Erkek işsizliği %6,5, kadın işsizliği %10,6 olarak raporlandı.TÜİK
Dönemsel karşılaştırmalarda da net bir tablo var: Nisan 2025’te kadın işsizliği %11,5 iken erkek işsizliği %7,1 seviyesindeydi.TÜİK
Ne Anlatıyor Bu Veriler?
Kadın işsizliği sistematik olarak erkeklere göre daha yüksek kalıyor.
Cinsiyetler arası işsizlik farkı her ay belirgin biçimde varlığını sürdürüyor.
Kadınlar iş piyasasında daha kırılgan bir konumda yer alıyor.
TÜİK’in resmi istatistikleri, bu temelli farkın geçici değil yapısal olduğuna işaret ediyor. Kadınların iş gücüne daha düşük oranda katılmaları, istihdam grafiklerinin gerisinde kalmaları, ekonomik bağımsızlık ve eşitlik açısından ciddi bir uçurum yaratıyor.
Resmi söylem ile gerçeklik arasındaki fark gün gibi ortada: Kadınların iş gücüne katılımı artmıyor, aksine işsizlik derinleşiyor. “İstihdam politikaları” olarak sunulan paketler ise kadın emeğini güvencesiz ve süreksiz bir şekilde sermayeye aktarmaktan öteye gitmiyor.