Kültür - Sanat

Sezai Karakoç: Dirilişin ve İkinci Yeni’nin Şairi

Cumhuriyet dönemi edebiyatının en özgün isimlerinden Sezai Karakoç (1933–2021), şiire ve düşünceye “diriliş”i hâkim kılarak Türk edebiyatında derin izler bıraktı. İkinci Yeni içindeki konumuyla ayrıksı bir ses oluşturan Karakoç, Divan edebiyatının ruhunu günümüze taşımayı savundu.

Abone Ol

Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Sezai Karakoç (1933–2021), yalnızca bir şair değil, aynı zamanda bir düşünür ve diriliş fikrinin savunucusudur. Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde dünyaya gelen Karakoç, erken yaşlardan itibaren şiire ilgi duymuş, eğitim hayatını İstanbul’da sürdürmüş, bir yandan devlet kurumlarında çalışırken diğer yandan edebiyat dünyasında kalıcı bir iz bırakmıştır. Onun edebi kimliği, özellikle İkinci Yeni hareketiyle kurduğu özel ilişki ve “diriliş” kavramına yüklediği anlam üzerinden anlaşılır.

Şiirlerinde Diriliş Düşüncesi

Sezai Karakoç’un poetikasında en baskın kavram “diriliş”tir. Modern çağın yabancılaştırdığı insana yeniden ruh kazandırmayı, köklerinden koparılmış topluma yeni bir bilinç aşılamayı hedefler. Mona Roza onun en tanınmış şiiri olmuş, bireysel duygular ile metafizik arayışı birleştirmiştir. Hızırla Kırk Saat ve Leylâ ile Mecnun ise Doğu medeniyetine yaslanan derin poetikasının örnekleridir. Karakoç’un “Diriliş Nesli” anlayışı, sadece bir edebiyat programı değil, aynı zamanda bir kültürel ve toplumsal uyanış çağrısıdır.

İkinci Yeni ile İlişkisi

Sezai Karakoç’un edebi serüveni, onu İkinci Yeni hareketinin önemli şairlerinden biri yapmıştır. Ancak onun İkinci Yeni’deki yeri, diğer şairlerden ayrılır. İkinci Yeni genel olarak seküler ve bireysel yönelimleriyle bilinirken, Karakoç bu şiir anlayışını İslami duyarlılıklarla yoğurmuştur. Bu durum, onun aynı anda hem hareketin parçası hem de ondan farklı bir ses olmasını sağlamıştır.

Karakoç, “Dişimizin Zarı” başlıklı yazısında İkinci Yeni şairlerinin şiirini olumlu değerlendirmiş, özellikle Turgut Uyar’ın Akçaburgazlı Yekta şiirini örnek vererek, bu şiirlerin insanın ruhsal boyutuna dokunduğunu belirtmiştir. Ona göre İkinci Yeni’nin en önemli yanı, özerk bir şiir dili kurabilmiş olmasıdır. Dünya görüşü bakımından farklılıklar barındırmasına rağmen, bu özerklik anlayışı Karakoç’un şiir anlayışıyla kesişmiştir.

Gelenek ve Diriliş

Karakoç’un poetikasında Divan edebiyatına güçlü bir vurgu vardır. Ona göre Türkiye’nin klasik edebiyatı Divan şiiridir ve Tanzimat’tan itibaren yapılan en büyük hata, bu geleneğin reddedilmesidir. Halk edebiyatının merkeze alınmasını eleştiren Karakoç, asıl ihtiyacın Divan şiirinin ruhunu bugüne taşımak olduğunu söyler. Ona göre bu, biçimsel bir taklit değil, geçmişin estetik ve metafizik ruhunun çağdaş bir yorumla yeniden doğmasıdır.

Bu düşünce, İkinci Yeni’nin özerklik vurgusuyla birleştiğinde ilginç bir ortaklık doğurur. Cemal Süreya’nın “Folklor şiire düşman” yaklaşımı ya da İlhan Berk’in Divan şiiriyle kurduğu bağ, farklı dünya görüşlerinden gelse de Karakoç’un savunduğu çizgiyle kesişir. Böylece Karakoç, kendi ideolojik duruşundan ödün vermeden, İkinci Yeni şairleriyle ortak bir zeminde buluşur.

Politik Kimlik ve Eleştiriler

Sezai Karakoç yalnızca edebiyat dünyasında değil, politik alanda da dikkat çekmiştir. Diriliş Partisi’nin kurucusu olarak siyasi sahnede yer almış, yazılarında modern ideolojilere sert eleştiriler yöneltmiştir. Ona göre Batıcılık ve Marksizm, geçmişle bağı koparan yıkıcı ideolojilerdir. Aynı şekilde İslamcılık akımını da modern ve Batılı bir ideoloji olduğu gerekçesiyle eleştirmiştir. Bu tavrı, onun ne yalnızca klasik bir muhafazakâr ne de sadece bir ideolog olarak tanımlanabileceğini gösterir.

Elbette Karakoç’un politik görüşleri eleştirilmiştir. Özellikle antisemitist içerikler barındıran kimi yazıları, ölümünden sonra da tartışılmıştır. Ancak edebi mirası, bu politik tartışmaların ötesinde, şiirde kurduğu metafizik atmosfer ve bağımsız poetikasıyla değerlidir.

Mirası

Sezai Karakoç, Türk edebiyatında “diriliş” düşüncesinin şairi olarak anılmaktadır. Onun şiirleri, geçmişle bugünü buluşturan, metafiziği gündelik hayatla yoğuran bir çizgiye sahiptir. İkinci Yeni içinde ayrıksı bir konumda olsa da, özerk şiir diline verdiği önem sayesinde bu hareketin vazgeçilmez isimleri arasına girmiştir.

Bugün Karakoç’un dizeleri hâlâ canlıdır; hem bireysel aşkı hem de toplumsal bilinci aynı anda taşıyabilmesi, onun şiirini zamansız kılar. Divan şiirinin ruhunu günümüze taşımak, geçmişle bağ kurmak ve modern çağın insanını yeniden diriltmek onun edebiyat anlayışının temelini oluşturmuştur.

Sezai Karakoç, yalnızca bir şair değil, aynı zamanda bir fikir adamı ve kültürel diriliş çağrıcısı olarak Türk edebiyatında silinmez bir iz bırakmıştır.

Kaynakça

  • Sezai Karakoç, Edebiyat Yazıları II: Dişimizin Zarı, Diriliş Yayınları, 2016.

  • Kaan Kurt, “Kendi Başına Var ve Kendi Kendinin Sebebi: Sezai Karakoç ve İkinci Yeni”, Birikim Dergisi, 21 Ocak 2022.