Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezleri’ne yıl içerisinde yapılan başvurulara ilişkin anonimleştirilmiş verileri içeren 2024 – Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezleri Raporu yayınlandı.

İşkence ve diğer kötü muamele uygulamalarına maruz bırakıldığı için 2024 yılı içerisinde TİHV’e başvuran 722 kişinin başvurularının değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan tablo, mutlak yasak olmasına rağmen işkencenin insanlık dışı bir cezalandırma ve yıldırma aracı olarak sistematik bir şekilde uygulandığını gösteriyor.

Her 10 başvurudan yedisi 2024 yılında işkence gördü

İşkence ve diğer kötü muamele uygulamalarına maruz bırakıldıkları için 2024 yılı içerisinde TİHV’e başvuran 722 kişiden 700’ü doğrudan işkence gören, 22 kişi (%3) ise işkence görenin yakını olarak başvuru yapmıştır.

Doğrudan işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarına maruz bırakılan 700 kişiden 697’si (%96,5) Türkiye sınırları içinde; 3’ü (%0,4) ise Türkiye sınırları dışında bu uygulamalara maruz bırakılmıştır.

Dahası, TİHV’e başvuranlardan 481’i (%69) 2024 yılı içerisinde işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarına maruz bırakıldıklarını ifade etmişlerdir.

Yediden yetmişe işkence: En küçük başvuru 5 yaşında

2024 yılında işkenceye maruz kaldığı ya da işkence görenin yakını olduğu için TİHV’e başvuran kişilerde en küçük yaşın 5; en büyük yaşın ise 81 olduğu görülmüştür.

27 çocuk, Türkiye sınırları içinde işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarına maruz bırakıldıkları için 2024 yılında TİHV’e başvurmuştur. Çocukların tüm başvurular içerisinde oranı %3,9’dur.

Gözaltı sürecinde işkence: Hakaret, kaba dayak, ters kelepçe…

Başvuruların 614’ü (%88,1), maruz bırakıldıkları işkence yöntemleriyle fiziksel ve psikolojik; 43’ü (%6,2) ise fiziksel bir müdahale olmaksızın psikolojik bütünlüklerinin hedef alındığını ifade etmiştir. 40 (%5,7) başvuru ise son gözaltı sürecinden önceki gözaltı ve/veya hapishane süreçlerinde işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarına maruz bırakıldıklarını belirtmiştir.

2023 yılına kıyasla, 2024 yılında zorlayıcı davranışlar, pozisyonel işkence ile kimyasal etkenlere maruz bırakma yöntemlerinde orantısal artış olduğu; en belirgin artışın ise işkencenin fiziksel müdahaleler (kaba dayak, yumruk, tekme, cop vb. ile vurma) ile gerçekleştirildiği durumlarda olduğu görülmüştür.

Vahim şekilde, çocuk başvuruların maruz bırakıldıkları işkence yöntemlerinde herhangi bir farklılık olmadığı kaydedilmiştir.

Bilgi edinme hakkı raporu: 100 başvurudan yalnızca 8'i karşılık buluyor
Bilgi edinme hakkı raporu: 100 başvurudan yalnızca 8'i karşılık buluyor
İçeriği Görüntüle

Öne çıkan işkence mekanları: Emniyet müdürlükleri, gözaltı araçları, sokaklar

Başvuruların işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarına maruz bırakıldıkları mekanlar incelediğinde bu uygulamaların tek bir mekanla sınırlı kalmadığı görülmüştür. Başvuruların alıkonulma sürecinde işkence maruz kaldıklarını belirttikleri mekanların sayısının 1 ile 5 arasında değiştiği kaydedilmiştir.

Başvuruların aktarımlarına göre; emniyet müdürlüklerine bağlı birimler, gözaltı araçları ve sokaklar başvuruların işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarına maruz bırakıldıkları mekanlar olarak öne çıkmaktadır. Geçen yıl olduğu gibi 2024 yılında İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü başvurular tarafından en çok bahsedilen işkence mekanı olmuştur. İstanbul’u, Van İl Emniyet Müdürlüğü ve Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü takip etmiştir.

Geçen yıldan farklı olarak 2024 yılı içerisinde TİHV’e başvuranlar, İstanbul Adalet Sarayı (Çağlayan Adliyesi) ve İzmir Adalet Sarayı’nda işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarına maruz bırakıldıklarını paylaşmışlardır.

Hapishanede işkence: Hakaret, kaba dayak, fiziksel cinsel taciz, çıplak arama…

Türkiye, Avrupa Konseyi’ne üye ülkeler arasında mahpus sayısı ve oranı en yüksek ülke olmaya devam etmektedir. Hapishanelerin giderek aşırı kalabalıklaşmasına sebep olan ve kronik hale gelen bu durum, TİHV’e yapılan başvurulara da yansımaktadır.

2024 yılı içerisinde TİHV’e başvuranlar arasında 465 başvuranın hapishanede tutulma geçmişi olduğu görülmüştür. Daha da vahimi, bu durum, bir önceki yıla göre hapishane geçmişi olan başvurularda %12’lik bir artış anlamına gelmektedir. Bu sayısal artışın yanı sıra başvuruların hapishanede tutulma sürelerinde de artış görülmüştür. Hapishanede tutulma süresi 5 yıl ve üzeri olan başvurular 2022’de %46,2; 2023’de %55,2 iken 2024’de ise %60,4 olarak kaydedilmiştir. Hapishanede tutulma geçmişi olan başvuruların aktarımları ve değerlendirmeler, hapiste alıkonulma süresi uzadıkça maruz kalınan insan hakları ihlallerinin oransal olarak arttığını göstermektedir.

Kendi başına acı verici bir süreç olan hapsedilme süreçleri, sistematik işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarıyla mahpuslar için katlanılamaz hale getirilmektedir. 2024 yılı içerisinde TİHV’e başvuran ve hapishanede tutulma geçmişi olan başvuruların aktarımları ve değerlendirmeler, hakaret, kaba dayak, fiziksel cinsel taciz ve çıplak arama gibi işkence yöntemlerine sıklıkla başvurulduğunu göstermektedir.

Rapora buradan ulaşabilirsiniz.