#dicleilehatırla: Bir Dev Müzenin Açılışı
14 yıl önce bugün, 9 Eylül 2011’de Gaziantep’te açılan Zeugma Mozaik Müzesi, kısa sürede yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın da en çok konuşulan kültürel mekânlarından biri haline geldi. 30 bin metrekarelik sergi alanı ile “dünyanın en büyük mozaik müzesi” unvanını taşıyan yapı, Anadolu’nun kadim topraklarından çıkan eserleri bir araya getiriyor. Açılışının üzerinden 14 yıl geçse de Zeugma Mozaik Müzesi, hâlâ tarihle bağ kurmak isteyenlerin en önemli duraklarından biri.
Bir Köprü Kentin Hikayesi
Zeugma, MÖ 300 civarında Büyük İskender’in komutanlarından Seleukos Nikator tarafından kuruldu. Kentin kuruluş amacı yalnızca askeri bir üs yaratmak değildi. Nikator, Pers kökenli eşi Apama için bir şehir inşa ederek Doğu ve Batı’yı birleştiren evlilik politikalarını sembolleştirdi. “Zeugma” kelimesi Yunanca’da “köprü” ya da “geçit” anlamına gelir. Fırat Nehri üzerindeki stratejik konumu sayesinde bu kent, Roma İmparatorluğu’nun doğudaki en önemli geçiş noktalarından biri haline geldi.
Roma’nın Doğudaki Karakolu
Roma dönemine gelindiğinde Zeugma, imparatorluğun doğu sınırındaki en büyük askeri garnizonlardan biri oldu. 20 bini aşan askeri varlığı ile bu şehir, hem güvenlik hem de ticaret için hayati bir merkezdi. Arkeologların araştırmalarına göre kentin nüfusu 80 bine kadar ulaşıyordu. Bu rakam, o dönem için Anadolu coğrafyasındaki en büyük kentlerden biri olduğunu gösteriyor. Zeugma, askeri gücünün yanı sıra sosyal ve kültürel hayatıyla da dönemin en gözde şehirlerinden biri olarak anılıyor.
Villalar, Zenginlik ve Sanat
Zeugma’yı farklı kılan unsurların başında mozaiklerle kaplı lüks villaları gelir. Fırat kıyısındaki bu villalar, dönemin elit sınıfına aitti. Evlerin yemek odaları ve salon tabanları, mitolojik sahnelerden seçilen mozaiklerle süslenirdi. Bu mozaikler yalnızca dekoratif değildi. Ev sahibi için bir statü göstergesi ve entelektüel kimliğin bir yansımasıydı. Konuklara sunulan sofranın yanında, tabandaki mitolojik sahne adeta ev sahibinin kültür seviyesini ilan ediyordu.
Savaşın İzleri
Zeugma’nın görkemi, 252 yılında Sasani ordularının kente saldırmasıyla sarsıldı. Şehir ateşe verildi, talan edildi ve önemli bir kısmı yıkıldı. O dönemde villaların tabanındaki mozaikler, yangından ve yıkımdan dolayı yanık izleri taşıdı. Bugün müzede sergilenen eserlerde görülen kararmış taşlar, kentin yaşadığı bu trajedinin doğrudan bir kanıtı. Zeugma’nın çöküşü, aynı zamanda Anadolu’nun kültürel mirasının ne kadar kırılgan olduğunu da gösteriyor.
Barajın Gölgesinde Kurtarılan Kent
Zeugma mozaiklerinin gün yüzüne çıkarılması, 20. yüzyılın sonunda baraj projeleri sayesinde oldu. 1990’larda Birecik Barajı’nın inşasıyla birlikte Zeugma’nın bir bölümü sular altında kalma tehlikesiyle karşılaştı. Bu durum, kapsamlı kurtarma kazılarını zorunlu kıldı. Arkeologlar, kısa sürede yürütülen kazılarla yüzlerce mozaik, heykel ve tarihi objeyi gün yüzüne çıkardı. Bu eserler daha sonra 2011’de açılan müzeye taşındı ve Zeugma yeniden hayat buldu.
Çingene Kızı’nın Gizemli Bakışları
Müzenin en çok ilgi gören eseri kuşkusuz Çingene Kızı mozaiğidir. 2. yüzyıldan kalma bu eser, yalnızca gözleri günümüze ulaşabilmiş parçalı bir mozaiktir. Halk arasında “Çingene Kızı” adı verilmiş olsa da figürün kimliği hâlâ tartışmalıdır. Kimi araştırmacılar bunun Dionysos’un ayin kadınlarından bir maenad olduğunu, kimileri doğa ana Gaia’yı simgelediğini, hatta Büyük İskender’in genç bir tasviri olabileceğini öne sürer. Mozaik ilk bulunduğunda, bir sütunun altında kaldığı için kaçakçılar tarafından fark edilmemişti. Yurt dışına kaçırılan parçaları ise yıllar sonra ABD’den geri getirildi ve 2018’de ait olduğu yere kavuştu.
Mars Heykelinin Sessiz Tanıklığı
Zeugma Mozaik Müzesi’nin önemli eserlerinden biri de bronz Mars heykelidir. 1800 yıl boyunca toprağın altında kalan bu heykel, 1,8 metre boyuyla görkemli bir duruş sergiler. Üzerindeki yanık izleri, şehrin 252 yılındaki yıkımına tanıklık eder. Roma’nın savaş tanrısı olan Mars, Zeugma’da yalnızca güç değil aynı zamanda şehrin direncini de simgeler. Bugün müzeyi gezenler, bu heykelde şehrin trajik geçmişini görsel bir iz olarak okuyabilir.
Fırat’ın Mozaiğe Yansıyan Hikayesi
Müzede dikkat çeken eserlerden biri Euphrates mozaiğidir. Burada Fırat Nehri bir tanrı figürüyle kişileştirilmiştir. Elinde sürahi tutan figür, nehrin yaşam veren yönünü sembolize eder. Yan figürler ise Fırat’ın kollarını temsil eder. Böylece Zeugma mozaikleri yalnızca mitolojik anlatılar değil, aynı zamanda coğrafyanın ruhunu da taşlara kazımıştır. Bu detay, kentin doğayla kurduğu bağı gözler önüne serer.
Okeanos ve Tethys Mozaiği
Zeugma mozaiklerinin bir diğer incisi Okeanos ve Tethys sahnesidir. Denizlerin tanrısı Okeanos ve eşi Tethys, etraflarını saran deniz canlılarıyla birlikte betimlenmiştir. Okeanos’un başındaki yengeç kıskaçları ve sahnedeki mitolojik yaratık Ketos, hem Akdeniz kültürünün hem de Fırat’ın simgesel gücünü bir araya getirir. Bu eser, Zeugma’nın Akdeniz mitleri ile Mezopotamya’nın gerçeklerini buluşturan eşsiz bir kesişim noktası olduğunu gösterir.
Achilles Mozaiği: Maskenin Düştüğü An
Müzenin öne çıkan eserlerinden biri de Achilles mozaiğidir. Bu sahnede annesi tarafından Troya Savaşı’ndan korunmak için kadın kılığına sokulan Achilles, Odysseus tarafından keşfedilir. Mozaiğin anlattığı an, maskenin düştüğü ve kimliğin açığa çıktığı andır. Zeugma’nın mozaiğinde yalnızca mitolojik hikâye değil, insanın yazgısı ve kaderden kaçışın imkânsızlığı da işlenmiştir.
Dünyanın En Büyüklerinden Biri
Bugün Zeugma Mozaik Müzesi, 30 bin metrekarelik alanıyla dünyanın en büyük mozaik müzelerinden biridir. İçinde 2000 metrekareyi bulan devasa mozaik tabanlar, yüzlerce mitolojik sahne ve binlerce parça eser sergilenmektedir. Her yıl yüz binlerce ziyaretçi buraya gelerek, hem Roma İmparatorluğu’nun görkemli geçmişine hem de Mezopotamya’nın kültürel derinliğine tanıklık ediyor.
Zeugma’nın Anlattığı
Zeugma bize, bir kentin yalnızca taşlardan ibaret olmadığını; diplomasi, aşk, güç, yıkım ve yeniden doğuş hikâyesiyle bir medeniyetin aynası olduğunu anlatıyor. Bu nedenle Gaziantep’te yükselen müze yalnızca eserlerin değil, insanlığın ortak hafızasının da bir koruyucusu.
Kaynakça
-
OGGUSTO – Zeugma Mozaik Müzesi ve Öne Çıkan Eserleri
-
BBC Türkçe – Zeugma Mozaikleri: Fırat kıyısındaki antik kentten dünya mirasına (2019)
-
Ergeç, R. (2003). Zeugma: Antik Kent ve Mozaikleri. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
-
Önal, M. (2002). Zeugma Mozaikleri. Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi Yayınları.
-
Dörtlük, K., & Ergeç, R. (2003). “The Zeugma Project.” Anatolia Antiqua, Vol. 11, pp. 5-38.