Siirt’te dünyaya gelen ve çocuk yaşta ailesiyle Diyarbakır’a göç eden 58 yaşındaki Ahmet Önder, tam 31 yıldır vatandaşlık hakkından mahrum bir hayat sürdürüyor. 1986 yılında Balıkesir’de başladığı askerlik görevinden altı gün sonra firar eden Önder, 31 Mart 1994 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığından çıkarıldı. O tarihten bu yana resmi kayıtlarda “vatansız” statüsünde görünüyor.
Önder, yıllardır Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki amele pazarında hamallık, çekçekçilik ve yıkım işçiliği yaparak geçimini sağlıyor. Ancak tek kimlik belgesi, Diyarbakır İl Göç İdaresi tarafından 2017’de verilen “Vatansız Müracaat Belgesi”. Bu belgeyle ne sağlık hizmetlerinden faydalanabiliyor ne de herhangi bir sosyal güvenceye sahip olabiliyor.
“30 yıldır kendi memleketimde vatansızım, kimliksizim” diyen Önder, Cumhurbaşkanına ve siyasilere defalarca çağrı yaptı: “Vatani görevimi yapmaya hazırım, kimliğimi istiyorum.” Ancak yaptığı tüm başvurular İçişleri Bakanlığı tarafından “milli güvenlik bakımından engel teşkil ettiği” gerekçesiyle reddedildi.
Vatansızlık, Önder’in hayatında ağır sonuçlar doğurdu. Cezaevinde bulunan oğlunu yedi yıldır ziyaret edemediğini, Covid-19 olduğunda hastaneden geri çevrildiğini anlatan Önder, “Yaşar-yaşamaz dedikleri benim. Ne varlığım var ne de yokluğum. Vatansız biri olarak ölmek istemiyorum” sözleriyle durumunu özetledi.
Ahmet Önder’in yaşam mücadelesi, yönetmen Fuat Bulut’un çektiği “Qet” (Hiç) isimli kısa filme de konu oldu. Avrupa Birliği Sivil Düşün desteğiyle hazırlanan belgesel, Diyarbakır’da özel gala ile tanıtıldı ve Berlin Kürt Film Festivali’nin de aralarında bulunduğu 19 ülkede gösterim için seçildi. Yönetmen Bulut, “Bu film, Ahmet Önder’in duyulmayan çığlığına bir ses katmak için çekildi” dedi.
Bugün hâlâ vatansız olarak yaşayan Ahmet Önder’in tek talebi ise net: “Kimliğimi istiyorum, özgürlüğümü istiyorum.”