Hakkari’nin Taşbaşı köyünde 1969’da doğan Abdullah Muhammed Çiçek, anne ve babasını 1975’te Irak güçleri ile peşmerge arasındaki çatışmada yapılan bombardımanda kaybetti. Akrabalarının sahip çıkmaması nedeniyle çocuk yaşta farklı evlerde büyüyen Çiçek, nüfusa hiç kaydedilmediği için 2006’ya kadar herhangi bir kimlik belgesine sahip olamadı.
2006’da kendisine “mülteci kimliği” verildi. Ancak defalarca yaptığı vatandaşlık başvurusu reddedildi. Ret gerekçelerinde, 1984’te Hakkari’nin Çukurca ilçesinde çıkan çatışmalarda nüfus kayıt belgelerinin yandığı ileri sürüldü.
Mahkemeler sınır dışı kararını onadı
Çiçek hakkında Mersin Valiliği İl Göç İdaresi Müdürlüğü tarafından sınır dışı kararı verildi. Bu kararı iptal için açtığı dava Mersin 1. İdare Mahkemesi tarafından 29 Kasım 2024’te reddedildi. Adana Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi de 19 Eylül 2025’te istinaf başvurusunu reddetti. Böylece sınır dışı süreci kesinleşti.
“Vatansız kaldım”
Çiçek, karara tepki göstererek şunları söyledi:
“Babam ticaret yapıyordu, annemle Irak sınırında evlenmiş. Beş yaşımda annem ve babam bombardımanda öldü. 20 yıldır her hafta imza atıyorum. Açtığım davalar reddedildi. Şimdi sınır dışı edilmek isteniyorum. Ben Iraklı değilim, Türkiye vatandaşıyım. Şu anda vatansızım. Vatandaşlığımın verilmesini, sesimin duyulmasını istiyorum.”
Çiçek’in dosyası, Türkiye’de “vatansız” durumda yaşayanların hukuki statüsüne ilişkin tartışmaları yeniden gündeme getirdi.