Anayasa Mahkemesi (AYM), yerel yönetimlerin iradesine yönelik tartışmaların merkezinde yer alan önemli bir başvuruyu gündemine aldı. İstanbul 9. İdare Mahkemesi’nin başvurusunu değerlendirecek olan Yüksek Mahkeme, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in görevden uzaklaştırılması ve belediyeye kayyum atanmasına dair düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olup olmadığını ilk kez ele alacak. İlk inceleme, 10 Temmuz Perşembe günü Genel Kurul’da yapılacak.
Kayyum yetkisine Anayasa testi
Söz konusu süreç, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in terör suçlamasıyla tutuklanmasının ardından görevden alınması ve yerine kayyum atanmasıyla başladı. İstanbul 9. İdare Mahkemesi, bu işlemlere karşı açılan davada önemli bir karar vererek, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 45. maddesinin 2. fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğu kanaatiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Mahkeme, söz konusu düzenlemenin, yerel halkın seçtiği yöneticilerin yerine merkezi idare tarafından atama yapılmasına imkân tanıdığına dikkat çekti ve bunun demokratik meşruiyet açısından ciddi bir sorun yarattığını vurguladı.
Anayasa’nın altı maddesi gündemde
Başvuruda, kayyum uygulamasının Anayasa’nın 2, 6, 11, 13, 67 ve 127. maddelerine aykırı olduğu belirtildi. Mahkemenin gönderdiği gerekçeli kararda şu ifadeler dikkat çekti:
“Belediye başkanlarının, görev ve yetkiden yoksun bırakılarak, yerelin kendi tercihleri dışında kişi ve/veya organlarca yönetilmesi sonucunu doğuran düzenleme; hukukun üstünlüğü, halk iradesi ve yerinden yönetim ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.”
AYM, süreçte nasıl ilerliyor?
Yüksek Mahkeme’nin 10 Temmuz’daki oturumunda yalnızca başvurunun şekli yönden bir eksiklik taşıyıp taşımadığı değerlendirilecek. Başvuru kabul edilirse, dosya esastan incelenecek ve Anayasa Mahkemesi, kayyum uygulamasına dayanak teşkil eden yasa hükmünün iptali konusunda nihai kararını verecek.
Bu süreçte herhangi bir eksiklik tespit edilmemesi durumunda, başvuru ilerleyen aylarda Yüksek Mahkeme Genel Kurulu’nda esastan görüşülerek karara bağlanacak.
Türkiye’de yerel demokrasi tartışması derinleşiyor
Esenyurt davası, Türkiye’de uzun süredir tartışma konusu olan kayyum uygulamalarını yeniden gündeme taşıdı. Özellikle Güneydoğu’daki belediyelerde sıkça başvurulan bu yöntem, seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanması veya görevden alınması sonrasında, yerlerine İçişleri Bakanlığı ya da valilik tarafından atama yapılması sürecini kapsıyor.
Bu uygulama, yerel seçimle gelen yöneticilerin halk iradesine dayanan meşruiyetinin geçersiz sayılması ve seçimsiz yönetimlerin oluşması nedeniyle eleştiriliyor.
Kararın olası etkisi: Siyasi ve hukuki dönüm noktası mı?
Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar, yalnızca Esenyurt Belediyesi'ni değil, kayyum atamaları yoluyla yönetilen birçok belediyeyi ve yerel demokrasinin geleceğini doğrudan etkileme potansiyeli taşıyor. Olası bir iptal kararı, merkezi idarenin yerel yönetimler üzerindeki müdahale alanını daraltabilir; aksi bir karar ise mevcut uygulamaların yasal dayanağını güçlendirebilir.
AYM’nin önümüzdeki süreçte alacağı karar, Türkiye'de hukuk-devlet ilişkisi, halk iradesi ve demokratik katılım konularında kritik bir eşik olabilir.