Pakistan’da kadınlar, teknolojiyle beslenen yeni bir şiddet dalgasının tam merkezinde. Sahte profillerden deepfake pornografiye, siyasi manipülasyondan intikam amaçlı dijital tacize kadar uzanan saldırılar, yalnızca çevrimiçi değil, doğrudan kadınların hayatlarına, aile ilişkilerine ve mesleki varoluşlarına müdahale ediyor. Uzmanlara göre yapay zekâ, zaten köklü olan kadın düşmanlığını yoktan var etmiyor; onu büyütüyor, görünmezden görünüre, bireyselden kitlesele taşıyor.

Arda Güler ve Haaland eşleşmesi gündem oldu!
Arda Güler ve Haaland eşleşmesi gündem oldu!
İçeriği Görüntüle

Khyber Pakhtunkhwa’nın Kurram bölgesinden genç gazeteci Shukria Ismail, ailesini zor ikna ederek başladığı mesleğinde hızla ilerlerken, 2024 Mart’ında bir anda hayatının altüst olduğunu fark etti. Kendi adına açılmış sahte bir Facebook profilinde, haber sunduğu bir ekrandan alınmış görüntüsü kullanılıyor, kapak fotoğrafında ise cinsel içerikli bir görsel yer alıyordu. İlk başta bunu mesleğin kaçınılmaz bir parçası gibi görse de kısa süre sonra akrabalarına, hatta aile içi eski husumetlere sahip kişilere gönderilen müstehcen mesajlar, durumun hedefli bir saldırı olduğunu ortaya koydu. Ailesi yanında durdu, ancak baskı o kadar büyüdü ki gazeteciliği bırakmaya zorlandı. “O gün zihnen öldüm,” diyor.

Dijital şiddet mağduru bir kadın anlatıyor: 'Adıma 40 sosyal medya hesabı  açıldı' - BBC News Türkçe

Shukria’nın yaşadıkları, Pakistan’da teknolojik araçlarla kolaylaşan toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin yalnızca bir örneği. Dijital Haklar Vakfı’nın (DRF) 2024 raporuna göre ülkede çevrimiçi taciz ve TFGBV vakaları 3.171 yeni kayıtla keskin bir artış gösterdi. Şubat seçimleri sürecinde kadın siyasetçilere ve gazetecilere yönelik yapay zekâ ile üretilmiş görseller ve cinselleştirilmiş dezenformasyonlar yaygınlaştı. Kadın gazetecilere yönelik iftira niteliğindeki “dine hakaret” suçlamaları hayatı tehdit eden sonuçlar doğurdu. DRF’nin verilerine göre kadınların yüzde 55’i çevrimiçi tacize maruz kalıyor ancak yalnızca yüzde 14,2’si yardım arıyor.

Pakistan’da internet erişimi genişlese de kadınların yalnızca yüzde 33’ünün düzenli çevrimiçi erişimi var, çoğu ise başkasına ait telefonlarla internet kullanıyor. Bu durum hem dijital güvenlik bilgisini sınırlıyor hem de kadınları tacize açık hâle getiriyor. Ülke basın özgürlüğünde 2024 Endeksi’nde 152. sıraya gerilerken, özellikle kadın gazeteciler, cinselleştirilmiş tehditler, yapay zekâ ile üretilmiş içerikler ve koordineli karalama kampanyalarıyla mücadele ediyor.

Dijital Şiddet Mağduru Kadınlar Neler Yapmalı? – Laykon

İslamabad merkezli tanınmış gazeteci Mona Alam da bunlardan biri. 2024 Aralık’ında başlatılan bir kampanya, yıllar önce kaydedilmiş ve daha önce farklı kadınların isimleriyle manipüle edilmiş bir videonun bu kez onun adıyla servis edilmesine dayanıyordu. Video WhatsApp ve Facebook gruplarında sistematik biçimde yayıldı; kampanyayı yürütenlerin bazıları siyasi aktörler ve medya mensuplarıydı. Mona polise ve FIA Siber Suçlar birimine başvurdu, soruşturma bir süre ilerledi, ancak kurum içi atamalar değişince süreç askıya alındı. Konu Dubai ve Hindistan merkezli yüksek takipçili hesaplara taşındığında kampanya daha da genişledi. Hiçbir siyasetçinin bu süreçte destek vermediğini söyleyen Mona, “Sistem kadınları korumuyor,” diyor.

Kadın siyasetçiler de benzer dijital şiddetle karşı karşıya. Pencap Enformasyon ve Kültür Bakanı Azma Bokhari’nin deepfake videosu 2024’te yayılmış, kendisi bu olayın ancak yargı süreciyle caydırıcı olabileceğini vurgulamıştı. Deepfake teknolojisi, özellikle muhafazakâr toplumlarda kadınların itibarı ve güvenliği üzerinde ağır tahribat yaratıyor.

Siber şiddetle mücadelede bu sorulara dikkat! - Güncel Haberler Milliyet

Sıradan kadınlar için sonuçlar daha yıkıcı olabiliyor. Maria adlı bir pazarlama profesyoneli, üniversiteden eski erkek arkadaşının, elindeki masum fotoğrafları manipüle ederek nişanlısına göndermesi sonucu nişanının bozulduğunu anlatıyor. Taciz, tehdit ve deepfake üretme imkanları, kadınların özel hayatını hedef alan yeni bir şiddet biçimine dönüşmüş durumda. Klinik psikologlar, bu tür dijital şiddetin kaygı, güvensizlik, utanç ve sosyal geri çekilme yaratabildiğini, özellikle deepfake içeriklerin psikolojik yıkımının çok ağır olduğunu belirtiyor.

DRF kurucusu Nighat Dad, derneğin “ciddi bir dijital şiddet eşiği” ile karşı karşıya kaldığını ve deepfake pornografi, ses manipülasyonu, taklit hesaplar gibi vakaların hızla arttığını söylüyor. “Bir fotoğraf ve ücretsiz bir uygulama ile bir kadının hayatını altüst etmek mümkün hâle geldi. Ölçek büyüdü, iz sürmek zorlaştı,” diyor. Platformların daha hızlı müdahale mekanizmaları kurması, hukuki süreçlerin hızlanması ve destek hatlarının güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Dijital haklar savunucusu Usama Khilji, derin sahtekârlığın özellikle eski ilişkilerde intikam aracı olarak kullanıldığını, siyasi aktörlerin de kadın gazetecileri itibarsızlaştırmak için deepfake ürettiğini belirtiyor. Tech gazetecisi Sindhu Abbasi ise “AI nudifier” uygulamalarından LinkedIn’de izinsiz manipüle edilen fotoğraflara, YouTube’da cinselleştirilmiş sahte görsellerden devlet kurumlarının veri güvenliği açıklarına kadar uzanan geniş bir tehdide dikkat çekiyor.

Araştırmacı gazeteci Annam Lodhi ise bu saldırıları toplumsal cinsiyet kültürüyle ilişkilendiriyor: “Kadınların dijital alanda sesi zaten bastırılıyor; AI bu baskıyı hızlandırıyor ve görünmezlik zırhıyla güçlendiriyor.” X platformunda yaptığı araştırma, kadınların yüzde 73’ünün tacize uğradığını gösteriyor.

Kadınlara yönelik siber şiddet: Dijital dünyada artan tehlike - Çorum Haber  - Çorum Son Dakika Haberleri

Sistemsel eksiklikler, hukuki mekanizmaların yetersizliğiyle birleşince kadınların korunması daha da zorlaşıyor. Pek çok kadın, aile baskısı veya güvensizlik nedeniyle FIA’ya başvurmaktan kaçınıyor. Avukatlar, yargının ve soruşturma makamlarının toplumsal cinsiyete duyarlı hale gelmesi gerektiğini, mevcut yasaların gelişen teknolojinin hızına yetişemediğini belirtiyor. Uzmanlar, hukuki düzenlemeler olsa da uygulama eksikliği, toplumsal cinsiyetçi normlar ve dijital okuryazarlık açığının krizi derinleştirdiğini ifade ediyor.

Tüm bu tablo, teknolojiyle hızlanan dijital şiddetin yalnızca ekranlarda kalmadığını; kadınların ruh sağlığını, mesleklerini, ailelerini ve geleceklerini doğrudan etkileyen bir insan hakları meselesi olduğunu ortaya koyuyor. Shukria ise hâlâ mesleğine dönememiş durumda. Evliliğe hazırlanırken, bir gün haber yapabildiği o hayatın yeniden kapılarını aralayabilmeyi umut ediyor: “Sanki bir kafeste oturuyorum. Bir gün yeniden gazeteci olmayı hayal ediyorum.”

Kaynak: Haber Merkezi