Diyarbakır’da yaşayan sanatçı Vahap Aydoğan, Ezidi halkının maruz bırakıldığı Şengal Katliamı’nı konu alan çarpıcı bir eserle karşımızda. “Kül ve Çatlak” adını taşıyan bu yeni çalışmada, 3 Ağustos 2014’te IŞİD tarafından gerçekleştirilen ve yüzlerce kişinin hayatını kaybetmesine, binlercesinin kaçırılmasına yol açan soykırımın izleri, sessiz ama güçlü bir dille anlatılıyor.
Bir Halkın Yürüyüşü: Gözyaşlarıyla Kazınmış Hatıralar
Aydoğan’ın eserinde, yanmış topraklar ve çatlamış yollar üzerinde yürüyen Ezidi kadınlar, yaşlılar ve çocuklar dikkat çekiyor. Yurtsuz bırakılan, köklerinden koparılan bu insanların sessiz yürüyüşü, izleyicinin içine işleyen derin bir hüzün barındırıyor. Çıplak ayaklı çocuklar, kucağında bebek taşıyan anneler ve sırtında yükle ilerleyen yaşlılar, bir halkın sessiz çığlığını taşıyor.
Barbarlığın Sembolüyle Yüzleşme
Resimde, toprağa saplanmış bir IŞİD bayrağı önünden geçen figürler, sanatın gücünü simgesel anlatımla ortaya koyuyor. Bu sahne, sadece bir yıkımı değil; aynı zamanda insanlığın sessiz kaldığı zulmü de temsil ediyor. Aydoğan, tarihî bir travmayı belgelemekle kalmıyor; aynı zamanda seyirciyi bu yüzleşmeye dahil ediyor.
Güneş Kursunun Işığında Ezidi Kimliği
Eserin üst kısmında yer alan Ezidi inancının sembolü güneş kursu ise, halkın köklü tarihine ve kültürel direncine gönderme yapıyor. Güneşin sıcaklığı bu kez bir umut değil, yakılmış topraklar üzerinde bir anı gibi duruyor. Aydoğan’ın çizgileri, yıkımın ortasında bile kimliğini koruyan bir halkın direnişine tanıklık ediyor.
Sanatın Hafızası, Vicdanın Sesi
“Şengal” adlı bu çalışma, yalnızca bir sanat eseri değil; aynı zamanda bir adalet çağrısı. Aydoğan, “Tarihsel belleği sadece belgelemiyorum; yeniden düşünmeye çağırıyorum” diyerek eserinin amacını özetliyor. Bu eser, sanatın adalet, hakikat ve vicdanla nasıl kesişebileceğine dair güçlü bir örnek olarak hafızalara kazınıyor.