Salı günü Gazze’deki tabloya bakan biri, ateşkesin çöktüğünü düşünebilirdi. İsrail ordusuna göre, Refah’ta askerler el bombası ve keskin nişancı ateşi altına girdi; bir İsrail askeri öldürüldü. Buna karşılık İsrail, Gazze genelinde şiddetli hava saldırıları düzenledi ve Filistin Sağlık Bakanlığı’na göre 100’den fazla kişi hayatını kaybetti.
ABD arabuluculuğunda yürütülen ateşkesin sona erdiği düşünülse de, ertesi sabah hem Hamas hem de İsrail, anlaşmaya yeniden bağlı olduklarını açıkladı.
Bu, 10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkesten bu yana ikinci büyük şiddet tırmanışıydı. İlki gibi, bu çatışma da kısa sürdü ve birkaç saat içinde sona erdi. Ancak durum giderek belirginleşiyor: Gazze’nin yeni normali, kırılgan ama kalıcı bir ateşkes. Genel olarak sürdürülen, ancak her an bozulup birkaç saat veya gün içinde yeniden tesis edilebilen bir “barışsız ateşkes”. Bir sonraki tırmanışa kadar.

Bu geçici denge, ne tam bir savaş ne de kalıcı bir barış anlamına geliyor. Filistinliler sürekli yeni saldırıların korkusuyla yaşarken, İsrail de savaşın eşiğinde bir ülke olarak kalıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, geçtiğimiz hafta “ateşkesin doğrusal bir süreç olmayacağını” belirtti. Rubio’ya göre süreçte “inişler, çıkışlar, dönemeçler” olacak. Başkan Yardımcısı JD Vance de “küçük çatışmaların” kaçınılmaz olduğunu söyledi, ancak her iki isim de anlaşmanın devam edeceği konusunda iyimserdi.
Bu ateşkesin sürmesi büyük ölçüde ABD Başkanı Donald Trump’ın baskısıyla mümkün oldu. Trump, İsrail’i geri adım atmaya zorladı, arabulucular ise Hamas’ı anlaşmayı kabul etmeye ikna etti. Şimdi ise sürecin devamı için Washington’un ilgisinin sürmesi gerekiyor; çünkü ikinci aşama, uluslararası bir güç oluşturulması, Hamas’ın silahsızlandırılması ve yeniden yapılanma gibi zorlu hedefleri içeriyor.

Kırılgan Ateşkesin Gerçeği
Ateşkesin kırılganlığı, şu ana kadar yapılanlarla yapılması gerekenler arasındaki uçurumdan kaynaklanıyor.
Savaş büyük ölçüde durdu; Hamas hayatta kalan rehineleri ve ölenlerin yarısından fazlasını teslim etti, İsrail ise Gazze içindeki “sarı hat”a kadar çekildi. Ancak bu noktada İsrail güçleri hâlâ Gazze topraklarının yarısından fazlasını işgal ediyor.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nden Gazze uzmanı Muhammed Şehade, bu bölgelerde tünellerde saklanan izole Hamas hücrelerinin büyük bir tehlike oluşturduğunu söylüyor. Şehade’ye göre bu hücreler, örgütün merkezi komutasıyla bağlantısız, kaynakları tükenmiş ve “her an patlamaya hazır bir felaket”.
“IDF araçları bu tünellere yaklaştıkça, yiyecekleri tükendikçe, savaşma ihtimalleri artıyor,” diyor Şehade.
“Açlıktan ölmektense savaşta ölmeyi tercih edecekler.”
Ateşkesin Karanlık İstatistikleri
Ateşkes yürürlüğe girdiğinden bu yana 200’den fazla Filistinli öldü, çoğu 19 ve 28 Ekim’deki iki büyük tırmanışta. Aynı dönemde üç İsrail askeri hayatını kaybetti.
İsrail Hayom gazetesinden askeri analist Yoav Limor, yeni çatışmaların kaçınılmaz olduğunu söylüyor:
“Hamas aynı Hamas. Güçlenmeye ve saldırılarını sürdürmeye devam edecek. Aksi düşünenler bölgeyi anlamıyor.”
Limor’a göre, ABD devreye girmedikçe ateşkes çökecek. Washington’un ikinci aşamayı hızla ilerletmesi ve Hamas’ı iktidardan uzaklaştırması gerekiyor; aksi halde durum kötüleşebilir.
ABD’nin Rolü ve Siyasi Gerçekler
ABD, süreci yakından izlemek ve ikinci aşama için gerekli mekanizmaları kurmak amacıyla bölgeye üst düzey diplomatlarını gönderdi. Yardım, yeniden inşa ve güvenlik düzenlemeleri bu sürecin merkezinde. Beyaz Saray, bu ateşkesi sürdürmek için ciddi bir diplomatik enerji harcıyor.
Limor’a göre kısa vadede tablo değişmeyecek:
“Ateşkes, bu tanıdık şiddet ve karşılık döngüsüyle devam edecek.”
İsrail yaklaşan seçim yılında Başbakan Binyamin Netanyahu’nun savaşı tamamen yeniden başlatmak istemediği bir döneme giriyor. Öte yandan Hamas da yeniden toparlanabileceği geçici bir “hudna” (sessizlik dönemi) arayışında.
Hamas Silah Bırakmaya Hazır mı?
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdürrahman Al Sani, Çarşamba günü yaptığı açıklamada Hamas’ın Gazze’deki iktidarını devretmeye “istekli olduğunu” söyledi. Ancak Al Sani, Doha’nın hâlâ Hamas’ı “silahsızlanmayı kabul etmeye ikna etmeye çalıştığını” belirtti.
“Hem Filistinlilerin hem İsraillilerin güvende olmasını sağlamamız gerekiyor,” dedi Al Sani.
“Filistinliler için siyasi bir ufuk yaratmalı ve yalnızca onların elinde silah bulunacağı bir yapı kurmalıyız.”
Bu adımlar atılamazsa, iki taraf da “barışsız ateşkes” içinde sıkışıp kalacak. Kalıcı çözüm ihtimali olmadan, şiddet ile sessizlik arasında gidip gelen bir döngü sürecek.




