Kürt sineması son yıllarda giderek daha fazla toplumsal tartışmanın odağı haline gelirken, bu tartışmalara güçlü bir katkı sunan belgesellerden biri GotûbêJin. Yönetmenliğini Nimet Gatar’ın yaptığı belgesel, kadınların gündelik yaşam deneyimlerini, erkeklik algısını ve patriyarkal şiddetle mücadele biçimlerini sinema üzerinden ele alıyor. Film, yalnızca bir anlatı değil; aynı zamanda kadınların kolektif hafızasını açığa çıkaran bir karşılaşma alanı.

Nimet Gatar – Zagros Film Festival – First Online Kurdish Film Festival

Sinemadan Çıkan Kolektif Ses

‘DNA’lar Katile Ait’: Baba Kabaiş Gizlilik Kalksın
‘DNA’lar Katile Ait’: Baba Kabaiş Gizlilik Kalksın
İçeriği Görüntüle

GotûbêJin, doğrudan sahadan beslenen bir belgesel. Dersim, Amed ve Van’da yürütülen “Gezici Sinema Diyalogları: Kürt Kadın İmgeleri” başlıklı atölyeler, belgeselin çıkış noktasını oluşturuyor. Bu atölyelerde kadınlar, Kürt sinemasında kadın ve erkek temsillerini tartışarak kendi yaşam deneyimleriyle yeniden yorumluyor. Katılımcılar yalnızca izleyici değil; aynı zamanda birer özne. Sinemanın pasif bir seyir olmaktan çıkarak kolektif bir hafıza üretme aracına dönüştüğü bu süreç, filmin ruhunu da belirliyor.

Belgeselde, kadınların toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dair görüşleri, erkekliğin tanımı ve patriyarkal şiddet karşısında dayanışma yolları öne çıkıyor. Sinema, burada yalnızca bir araç değil, kadınların kendi hayat hikâyelerini yeniden kurguladıkları bir zemin haline geliyor.

Kadınların Kendi Alanları

Nimet Gatar, yaptığı açıklamalarda kadınların devlet hukukuna güvenmediklerini ve bu nedenle kendi çevrelerinde güvenlik alanları kurduklarını vurguluyor. Bu tespit, belgeselin en önemli damarlarından birini oluşturuyor. Çünkü GotûbêJin sadece kadınların hikâyelerini anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda onların kendi örgütlenme biçimlerini, güvenlik stratejilerini ve alternatif dayanışma yollarını görünür kılıyor.

Kadınlar, film boyunca erkek şiddetinin yalnızca fiziksel değil, dilsel ve kültürel boyutlarını da dile getiriyor. Dil asimilasyonu, anadil hakkının kaybı, toplumsal hafızanın silinmesi… Tüm bu süreçler patriyarkal baskıyla iç içe geçmiş durumda. Belgesel, bu baskının yalnızca bireysel değil, kolektif bir yara olduğunu gösteriyor.

Jinwar + Gotûbêjin | Festival | Special ()

Filmde Basê, Berfê, Nîgar, Helûn, Emine ve Jîyan gibi karakterler öne çıkıyor. Her biri farklı bir yaşam deneyimini temsil eden bu kadınlar, ortak bir hikâyede buluşuyor. Birinin hafıza ile ilgili söyledikleri, diğerinin anadil mücadelesine değiniyor. Kimi şiddete direnişini anlatıyor, kimi göç deneyimini. Bu mozaik, Kürt kadınlarının çok katmanlı yaşamını, ortak sorunlarını ve çözüm arayışlarını görünür kılıyor.

Bu karakterler aracılığıyla film, bireysel yaşam öykülerinin ötesinde bir toplumsal tablo sunuyor. Kadınların gündelik yaşamda karşılaştığı baskıların, politik ve kültürel dinamiklerle nasıl iç içe geçtiğini gözler önüne seriyor.

Feminist Bir Sinema Dili

GotûbêJin’in en dikkat çekici yönlerinden biri, feminist bir sinema dili kurması. Kamera, kadınların yalnızca yüzlerini değil, seslerini ve düşüncelerini de merkeze alıyor. Katılımcı bir yöntemle çekilen film, kadınları pasif izleyici ya da mağdur konumuna yerleştirmiyor; aksine onları üretici, sorgulayıcı ve dönüştürücü özneler haline getiriyor.

Bu yaklaşım, Kürt sinemasında kadın temsiline dair önemli bir adım olarak görülebilir. Çünkü film, “kadın hikâyeleri”ni dışarıdan bir gözle değil, doğrudan kadınların kendi sözleriyle anlatıyor. Böylece sinema, bir temsil aracı olmaktan çıkıp, bizzat deneyimin kendisine dönüşüyor.

Belgesel boyunca sıkça öne çıkan bir diğer tema ise kolektif hafıza. Kadınlar, kişisel deneyimlerini anlatarak aslında ortak bir tarih yazıyor. Bu tarih, resmi anlatılarda yer almayan, hatta çoğu zaman bastırılan bir tarih. Hafıza, burada direnişin en güçlü aracına dönüşüyor.

Nimet Gatar’ın kamerası, bu hafızayı görünür kılarken aynı zamanda bir çağrı da yapıyor: Kadınların mücadelesi sadece bireysel değil, toplumsal bir dönüşümün anahtarı. Film, izleyiciyi bu dönüşümün tanığı olmaya davet ediyor.

Uluslararası Alanda İlgi

GotûbêJin, yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası alanda da ilgi görüyor. Hangi İnsan Hakları? Film Festivali’nde gösterilen belgesel, feminist sinema ve insan hakları bağlamında tartışmalara kapı araladı. Kadınların kendi sözleriyle anlattıkları bu hikâye, farklı coğrafyalardan izleyicilere de dokunuyor. Çünkü filmde dile getirilen sorunlar yalnızca Kürt kadınlarının değil; dünyanın pek çok yerinde patriyarkal baskı altında yaşayan kadınların ortak mücadelesine işaret ediyor.

GotûbêJin, bir belgeselden çok daha fazlası. Kadınların kendi yaşamlarını sorguladıkları, hafızalarını yeniden kurdukları, dayanışma yollarını çoğalttıkları bir alan. Feminist sinemanın imkânlarını kullanarak hem bireysel hem kolektif bir hikâye anlatıyor. Sinemanın toplumsal dönüşümdeki rolünü hatırlatıyor ve izleyiciye şu soruyu soruyor: “Kadınların sesi olmadan, adalet mümkün mü?”

Kaynakça:

  1. “GotûbêJin sinemayı kendi öznesine ulaştırıyor”, JinNews. (jinnews.net)
  2. “GotûbêJin”, Hangi İnsan Hakları? Film Festivali sayfası. (hihff.org)

“‘GotûbêJin’in yönetmeni Nimet Gatar: Kadınlar devlet hukukuna güvenmiyor, kendi çevrelerinde güvenli bir alan oluşturuyor”, Artı Gerçek. (artigercek.com)