Diyarbakır

Sergovend: Halayın Başını Tutan Lider

Sergovend, halayların yalnızca dansçısı değil; hafızayı, ritüeli ve kolektif ruhu taşıyan lideridir. Ustadan el alır, halka yön verir.

Abone Ol

“Halayın başına geçmek kolay değildir; bir ömür çalışsanız da, elinize mendil tutuşturulmadıkça halaybaşı olamazsınız.”

Bu cümle, sergovendliğin ne denli büyük bir sorumluluk ve onur olduğunu gösterir. Halayda başa geçen kişi yalnızca figürleri değil, topluluğun uyumunu da yönetir. Bir düğünde damadın eksikliği yadırganmaz, ama halay olmazsa merasim eksik kalır denir. Çünkü sergovend, düğünün nabzını tutan kişidir.

Ritüeller de bu saygınlığı pekiştirir: Halayın sonunda mutlaka ev sahibi boçik olarak yer alır; misafiri arkada bırakmamak, hürmet göstermek adettir. Oyuncunun terini silmek, suyunu getirmek, havlu tutmak, sergovende duyulan saygının göstergesidir. Bu küçük görünen ayrıntılar, sergovendin toplum gözündeki değerini açığa çıkarır.

Şirazi Surmuş’un anlattıkları bu noktada dikkat çekicidir: “Köçeklik sadece bir eğlence değildi. Bizim ustalarımızdan gördüğümüz, hafızayı taşımak, halkın ruhunu ayağa kaldırmaktı. Mendili sallarken yalnızca ritmi değil, bir tarihi de taşırdık.” (Art-izan, 2022). Onun sözleri, sergovendliğin günlük neşeden öte bir kültürel sorumluluk olduğunu gösterir.

Ustadan El Almaktan Akış Deneyimine

Sergovendlik, ustadan el alarak öğrenilir. Şükürlü Velo, Küpeli Miho, Botî Reşo gibi isimler yalnızca dansçı değil, birer okul gibiydi. Gençler onları izler, mendili elden ele alarak ritüelin parçası olmayı öğrenirdi. Kolektif Liderlik: Halay Başı / Sergovend başlıklı yüksek lisans çalışmasında vurgulandığı gibi, bu süreç sadece teknik değil; iletişim, topluluk yönetimi ve duygusal zekâyla da ilgilidir.

Çalışma, halay başını “kolektif liderlik” bağlamında değerlendirir. Halayın başı tek başına bir otorite değildir; grubu bir araya getiren, enerjiyi yönlendiren, motivasyonu bulaştıran kişidir. Katılımcılar, sergovendin bir işaretiyle figür değiştirir, davulcunun temposuna o yön verir. Bu noktada Mihaly Csikszentmihalyi’nin “akış” kuramı devreye girer: Sergovend, anın içine girer, zamanı unutur, doğaçlama sololarıyla hem kendisini hem de grubu akışa sürükler.

Şirazi Surmuş’un sözleri bu teoriyi canlı kılar: “Davul vurdu mu artık dünya yok olurdu. O anda figürü biz değil, ritim seçerdi. İnsan sadece bedeniyle değil, ruhuyla halayın başına geçerdi.” Bu anlatım, akademik kuramla halkın deneyimini buluşturur.

Çocukların halay başına alınması da aktarımın bir parçasıdır. Kolektif Liderlik: Halay Başı / Sergovend çalışmasında belirtildiği gibi, çocuk sergovendler kimi zaman otorite eksikliği nedeniyle pasif kalır, kimi zaman da olağanüstü bir beceri sergiler. Aileler için bu deneyim, çocuğun hem özgüven kazanması hem de geleneği öğrenmesi anlamına gelir. Böylece sergovendlik yalnızca bireysel bir başarı değil, kuşaktan kuşağa aktarılan bir hafıza olur.

Müzisyenlerle İlişki, Kadınların Görünürlüğü ve Yeni Yorumlar

Araştırmada Dom müzisyenler ve köçeklik geleneği öne çıkar. Diyarbakır’daki Dom topluluğu, müzik ve dansla kurduğu güçlü bağ sayesinde sergovendin en yakın eşlikçisidir. Müzisyenle göz göze gelmek, işaretle ezgi istemek, halayın gidişatını belirleyen anlardan biridir. Bu nedenle sergovendin liderliği tek yönlü değil; karşılıklı bir etkileşimdir. Şirazi Surmuş da röportajında bu bağı şöyle özetler: “Köçek olmadan zurna, zurna olmadan köçek olmazdı. Biz birbirimizi tamamladık.”

Toplumsal cinsiyet boyutu ise geleneğin dönüşümünü gösterir. Kolektif Liderlik: Halay Başı / Sergovend bulgularına göre, kadın sergovendler de vardır. Ancak kadınların sahneye çıkışı çoğu zaman “fazla” bulunmuş, kimi erkeklerce yadırganmıştır. Buna rağmen kadın sergovendler, figürlerinde erkeksi tavırlar sergileyerek kendilerine yer açmış, halayın içinde görünür olmuştur. Bu durum, hegemonik erkekliğe karşı bir meydan okuma niteliği taşır.

Bugün sergovendlik profesyonelleşme yolundadır. Çalışmada örneklenen vakalarda, fenomenleşmiş sergovendler düğünlere davet edilmekte ve performansları karşılığında ücret almaktadır. Bu durum geleneğe yeni bir boyut kazandırır: hem sahnede hem düğünde birer profesyonel haline gelen sergovendler, artık sadece halkın hafızası değil, aynı zamanda sahne sanatlarının bir parçasıdır. Ancak bu dönüşüm, kültürün ticarileşmesi riskini de beraberinde getirir.

On Gözlü Köprü’de turistlerin ve yerel halkın birlikte çektiği halaylar, sergovendin hem sosyal hem de kültürel bir simge haline geldiğini gösterir. Bu köprüde mendil sallamak, bir kentin belleğine ortak olmaktır. Surmuş’un şu sözleri bu anlamı pekiştirir: “Dicle kıyısında halaya kalktığında, sadece kendin için değil, senden önce orada yürüyen bütün halk için dans edersin.”

Kaynaklar

  • Art-izan. (2022, Nisan 8). Şirazi Surmuş ile Söyleşi: Diyarbakır’da Köçek/Sergovend Kültürü.
  • Diyarbakır Dergisi. (t.y.). Siz hiç halayın başına geçtiniz mi?
  • Yıldız, Z. (2025). Kolektif Liderlik: Halay Başı / Sergovend (Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü)