Kültür - Sanat

Zamanın Tanığı: Ara Güler’in Ardından 7 Yıl

Dünyayı kadrajına sığdıran foto muhabiri Ara Güler’in vefatının üzerinden 7 yıl geçti. Usta sanatçının dostlukları, mirası ve ölümsüz kareleri hâlâ yaşıyor.

Abone Ol

Asıl adı Mıgırdiç Ara Derderyan olan usta foto muhabiri, 16 Ağustos 1928’de İstanbul Beyoğlu’nda dünyaya geldi. İsmini Ararat Kralı Ara Geghetsik’ten alan Güler, Soyadı Kanunu sonrası “Güler” soyadını aldı. Çocukluğunu Beyoğlu sokaklarında geçiren sanatçı, Mıhitaryan Manastır Mektebi, Galatasaray Lisesi ve Getronagan Ermeni Lisesi’nde eğitim gördü.

Sinemaya duyduğu ilgiyi babasının hediye ettiği bir fotoğraf makinesi yönlendirdi. Liseden mezuniyetinin ardından İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne bağlı Gazetecilik Enstitüsü’nde öğrenim gördü. Öğrencilik yıllarında Jamanak gibi Ermeni gazetelerinde çalıştı; 1950’de Yeni İstanbul’da gerçek anlamda muhabirliğe adım attı.

Askerliğin ardından Hürriyet’te kısa süreli muhabirlik yapan Güler, ardından Hayat dergisinin fotoğraf şefi oldu. 1950’lerin sonunda Amerikan Medya Fotoğrafçıları Derneği’ne tek Türk üye olarak kabul edildi ve “Master of Leica” unvanını kazandı.

Dünyayı Fotoğrafladı, Türkiye’nin Belleğini Kurdu

1958’de Time-Life, Paris-Match ve Der Stern dergilerinin Yakın Doğu foto muhabirliğini üstlendi. Henri Cartier-Bresson ile tanışması, onu Paris Magnum Ajansı’na taşıdı. İngiltere’de yayımlanan Photography Annual Anthology dergisi tarafından “dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısından biri” seçildi.

Picasso, Salvador Dali, Alfred Hitchcock, Bertrand Russell, Winston Churchill, İndira Gandhi, John Berger, Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Orhan Kemal gibi isimlerin fotoğraflarını çekti; onları ölümsüz karelerle dünyaya tanıttı.

1960 Darbesi ve 1964 Kıbrıs Harekatı sırasında çektiği fotoğraflar uluslararası ajanslar aracılığıyla yayıldı. İstanbul’un sokaklarını, yoksulluğunu, kahvehanelerini, insan yüzlerini belgeledi. Onun objektifinden İstanbul bir şehirden çok bir karaktere dönüştü.

Yaşar Kemal’le Dostluk ve Bellek

Ara Güler’in en yakın dostlarından biri Yaşar Kemal’di. İkilinin yolları Hayat Mecmuası’nda kesişti. Güler, o dönemi anlatırken şöyle der:
“Ben Ermeni’yim, o Kürt. Yanyana gelsek isyan çıkarırız belki.”

Yaşar Kemal’in Paris’ten Adana’ya uzanan hayatını belgeleyen onlarca kare çekti. “Ağek paregam er” (“İyi bir dosttu”) diyerek andığı Yaşar Kemal hakkında, “Dünyanın en iyi edebiyatçısıydı, dobra konuşurdu, kimseden korkmazdı” sözleriyle bahsederdi.

Kemal’in Röportaj Yazarlığında 60 Yıl kitabında yer alan 26 fotoğraf, Güler’in objektifinden çıktı. O karelerde bir dostluğun, bir dönemin ve bir ülkenin hikâyesi gizlidir.

Eserleriyle Sonsuzluğa Uzanan Işık

Ara Güler, yaşamı boyunca 2 milyonu aşkın fotoğraf çekti. Eserleri Paris Ulusal Kitaplığı, George Eastman Müzesi, Sheldon Koleksiyonu ve Köln Museum Ludwig gibi önemli kurumlarda sergileniyor.

1979’da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Foto Muhabirliği Ödülü’nü, 1991’de Dışişleri Bakanlığı’nın The Sixth Continent kitabı için çektiği karelerle büyük takdir kazandı. Mimar Sinan’ın yapıtlarını fotoğrafladığı Turkish Style ve Demeures Ottomanes de Turquie serileriyle Osmanlı mimarisine evrensel bir bakış kazandırdı.

17 Ekim 2018’de, 90 yaşında kalp ve böbrek yetmezliği nedeniyle hayata veda etti. Galatasaray Meydanı’nda düzenlenen törenin ardından, Beyoğlu Üç Horan Ermeni Kilisesi’nde yapılan dini merasime binlerce kişi katıldı.

Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü sahibi olan sanatçının anısına, 2018’de Bomontiada’da Ara Güler Müzesi açıldı. 2022’de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Özel Müze” statüsüne alındı.

Ara Güler, İstanbul’un gözü, Türkiye’nin belleğiydi.
Fotoğraf makinesiyle dünyayı anlatırken, aslında insanı, hafızayı ve zamanı görünür kıldı. Onun objektifinden bakmak, yalnızca bir görüntüye değil, bir ömre tanıklık etmektir.