Bangladeş’in eski başbakanı Şeyh Hasina, öğrenci hareketlerine yönelik sert müdahaleleri nedeniyle insanlığa karşı suçlarla yargılandığı davada, ülkenin Uluslararası Suçlar Mahkemesi (ICT) tarafından idam cezasına çarptırıldı. Geçtiğimiz yıl yaşanan geniş çaplı protestolarda 1.400 kişinin hayatını kaybetmesinde sorumlu tutulduğu davaya Hasina, Temmuz 2024’te iktidardan düşürülmesinin ardından Hindistan’a sürgüne gittiği için gıyabında katıldı.
Savcılık, Hasina’nın protestolar sırasında güvenlik güçlerine ölümcül güç kullanımı için talimat verdiğini öne sürerken, eski başbakan tüm suçlamaları reddederek yargılamanın siyasi amaçlı ve taraflı olduğunu savundu. Hasina, açıklamasında verilen ölüm cezasının geçici hükümetin, partisi Avami Birliği’ni tamamen etkisizleştirmeyi amaçlayan bir adımı olduğunu söyleyerek, iktidardaki dönemine ilişkin insan hakları karnesinden gurur duyduğunu dile getirdi.

Başkentte alarm seviyesi
Davanın görüldüğü Dakka’da karar gününe yüksek güvenlik önlemleri eşlik etti. Hasina karşıtlarının düzenlediği gösterilerde karara sevinçle tepki gösterilirken, şehir son günlerde bombalı saldırılar ve araç kundaklamalarıyla sarsılmış durumdaydı. Pazartesi sabahı kaydedilen bir patlamada can kaybı olmadığı yerel polis tarafından bildirildi.
Öğrencilerin başlattığı ve ilk olarak kamu görevi kotalarının kaldırılmasını talep eden protestolar, zamanla toplumsal bir başkaldırıya dönüşmüştü. Birleşmiş Milletler insan hakları uzmanlarının Şubat ayında yayımladığı raporda, 1.400 civarında ölümün “insanlığa karşı suç” niteliği taşıyabileceği ifade edilmişti. Raporda, bazı protestocuların yakın mesafeden vurulduğu, bazılarının bilerek sakat bırakıldığı, keyfi gözaltı ve işkence vakalarının yaşandığı belirtilmişti.

Mahkemede gizli ses kaydı dinletildi
BBC Eye tarafından doğrulanan ve Hasina’nın 2024 Temmuz’unda “öldürücü silah kullanımına” onay verdiğini ima eden telefon görüşmesi kaydı da dava dosyasına girdi.
Protestolarda yakınlarını kaybeden aileler, karardan önce BBC’ye yaptıkları açıklamalarda Hasina’nın ağır bir şekilde cezalandırılmasını beklediklerini söylemişti. Temmuz 2024’te kardeşini kaybeden Ramjan Ali, Hasina’nın “gücü kötüye kullanmasının” bedelini ödemesi gerektiğini ifade ederken, Ağustos 2024’te eşini yitiren Lucky Akther ise cezanın seçimden önce infaz edilmesi çağrısında bulundu.
Hasina’nın siyasi geleceği ve bölgesel etkiler
Hasina’nın görevden uzaklaştırılmasının ardından ekonomi uzmanı Muhammed Yunus liderliğinde bir geçici hükümet iş başına geldi. Ülkede Şubat 2026’da seçim yapılması planlanıyor. Ancak geçici yönetim, Mayıs ayında Avami Birliği’ni yasaklamıştı. Hasina geçen ay yaptığı açıklamada, partisinin seçimlere katılmasının engellenmesinin milyonların sandığı boykot edeceği anlamına geldiğini söylemişti.
Bu karar, aynı zamanda Yeni Delhi ile Dakka arasında diplomatik bir düğüm yaratmış durumda. Bangladeş’in resmi iade talebine rağmen Hindistan yönetimi, Hasina’yı teslim etmeye yönelik bir niyet göstermedi.
Davada Hasina ile birlikte eski içişleri bakanı ve polis şefi de yargılandı. Hasina’nın devlet tarafından atanan avukatı Mohammad Amir Hossain, müvekkilinin yokluğu nedeniyle temyiz başvurusu yapamadığını belirterek karardan derin üzüntü duyduğunu ifade etti. Hasina’nın hukuk ekibi ise geçen hafta Birleşmiş Milletler’e acil başvuru yaparak adil yargılanma ve usule uygunluk konusunda ciddi sorunlar bulunduğunu bildirdi.
Toplumsal yarık kapanmıyor
2024 yazında öfkeli kalabalıkların Hasina’nın sarayını basmasıyla sembolleşen isyan dalgasının yarattığı siyasi ayrışma, idam kararıyla daha da derinleşmiş görünüyor. Dakka merkezli hak savunucusu Shireen Huq, Hasina ve partisi Avami Birliği’nin toplumun büyük bölümünde hala affedilmediğini söyledi. Huq’a göre, yüzlerce ölüm ve binlerce yaralanmanın ardından ne Hasina ne de partisi kamuoyundan özür diledi; bu nedenle toplum nezdindeki kabul güçleri iyice zayıfladı. Protestolarda uzuv kaybı yaşayan birçok kişinin Hasina’yı hiçbir zaman affetmeyeceğini de sözlerine ekledi.
Bangladeş’te uzun yıllardır siyasi gelişmeleri izleyen gazeteci David Bergman ise mahkeme kararının niteliğinin, Avami Birliği’nin yeniden normal siyasi hayata dahil olmasını daha da zorlaştıracağını ifade etti. Bergman, ancak açık bir özür ve eski liderlikten net bir kopuşun partinin gelecekte yeniden güç kazanmasına katkı sağlayabileceğini söyledi.



