2021’de Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılan sembolik seçimde akademisyenlerin yaklaşık yüzde 95’inin ret oyu verdiği Prof. Dr. Naci İnci, buna rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararıyla rektör olarak atanmıştı. Üniversite bileşenlerinin büyük bölümü tarafından kabul görmeyen İnci, dört yıllık görev süresi boyunca akademisyenler, öğrenciler ve mezunların protestolarıyla karşı karşıya kaldı.
İnci döneminde çok sayıda öğretim üyesi görevden uzaklaştırıldı. En sembolik örneklerden biri, belgeselci ve öğretim üyesi Can Candan’ın işine son verilmesi oldu. Candan, iki kez davayı kazanıp görevine iade edilmesine rağmen üçüncü kez işten çıkarıldı. Bu tür kararlar, kampüste mobbing iddialarını daha da görünür kıldı.
6.5 milyon kişi “Naci İnci”yi tartıştı
Veriler Ne Diyor'un haberine göre, İnci’nin adı, X platformunda görev süresi boyunca 6.5 milyondan fazla kez görüntülenen paylaşımlarda geçti. İncelenen 2 bin 801 popüler paylaşım, 219 binden fazla beğeni ve 31 bin retweet aldı.
Olumsuz paylaşımlar öne çıktı
En çok beğeni alan 100 tweet’in tamamı, en çok retweet edilen 100 tweet’in ise 97’si İnci hakkındaki olumsuz haber ve eleştirilerden oluştu. Bu durum, kamuoyunda İnci’nin görev süresine dair algının oldukça negatif olduğunu ortaya koydu.
Cem Say ve Tuna Tuğcu’nun eleştirileri öne çıktı
En çok etkileşim alan paylaşımların önemli bir kısmı Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri Prof. Dr. Cem Say ve Prof. Dr. Tuna Tuğcu’ya aitti. Cem Say’ın İnci’ye yönelik eleştirileri toplamda 67 binin üzerinde beğeni aldı. Tuğcu’nun 91 paylaşımı ise 1 milyonun üzerinde görüntülenme elde etti.
“Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz” sloganı
Sosyal medya analizinde en sık tekrarlanan ifadelerden biri, görevden alınan Can Candan’a yönelik dayanışmayı da yansıtan “kabuletmiyoruzvazgeçmiyoruz” oldu. Türkçe ve İngilizce versiyonlarıyla birlikte toplam 911 kez kullanılan bu ifade, dijital direnişin ortak sloganına dönüştü.
Tuğcu: “Sosyal medya direnişin kaydı oldu”
Prof. Dr. Tuna Tuğcu, sosyal medya paylaşımlarının direnişi kampüsün ötesine taşıdığını belirterek, “Sosyal medya havuz medyasının yalanlarının ortaya konulmasını ve akademik özerkliğin anlaşılmasını sağladı. Bu kayıt, yalnızca Boğaziçi için değil, tüm akademi için bir belge niteliği taşıyor.” dedi.