DEM Parti, EHP, EMEP, SMF, TİP ve TÖP, 1-2 Kasım’da Ankara’da düzenledikleri “Demokrasi ve Barış İçin Buluşuyoruz, Mücadelenin Olanaklarını Konuşuyoruz” başlıklı çalıştayın sonuç metnini yayımladı. Çalıştayda Türkiye’de anayasal düzen, hak ve özgürlüklerin geleceği, kayyım uygulamaları, otoriterleşme ve temsil krizleri ile yeni dönem barış arayışları tartışıldı.
Metinde, KHK’lar ve torba yasalarla yürütülen hukuksuz yönetim, yargının fiilen denetim altına alınması ve siyasi tutsakların özgürlüklerinin gasp edilmesi ele alındı. Grev yasakları, toplu sözleşme haklarının ortadan kaldırılması, hasta tutsaklara yönelik ihlaller ve yaşam hakkını tehdit eden uygulamalar da vurgulandı.
Kayyım uygulamalarının halkın seçme ve seçilme hakkının açık ihlali olduğu belirtilirken, belediyelere kayyım atanmasının halkın iradesini gasp ettiği ve yerelin sosyal, kültürel dokusunu yok ettiği ifade edildi. Medya özgürlüğüne yönelik saldırılar, Tele1 örneğinde olduğu gibi, basın ve ifade özgürlüğünün açık biçimde ortadan kaldırıldığına işaret etti.

Metin, hükümetin eğitim, yargı ve ekonomik politikalarının tek merkezli, hukuk dışı ve keyfi olduğunu belirterek, ekolojik yıkım, köylü ve emekçilerin mülksüzleştirilmesi ve sermaye işbirliği ile yürütülen politikaların otoriter karakterini güçlendirdiğini ifade etti.
Ekonomik alanda işçi, üretici köylü, emekli, kadın, genç, küçük esnaf ve yoksul halkın yaşam koşullarının ağırlaştığı vurgulandı. Ekmek ve adalet mücadelesinin barış mücadelesinden ayrı olmadığı belirtildi.
Çalıştay metninde, Ortadoğu’daki gelişmelerin etkisiyle, iktidarın hala barışı sağlayamadığı; silahların devreden çıkması ve siyasi çözüm olanaklarının gelişmesi için zeminin önemli olduğu ifade edildi. Tecrit, siyasi tutsaklar ve demokratik haklar açısından adım atılmaması, sürecin demokrasisiz bir barışa evrildiğini gösteriyor.
Katılımcılar, sahici barışın hukukun ve adaletin tesis edilmesiyle mümkün olduğunu vurguladı. Kayyım kararlarının geri çekilmesi, hasta tutsakların serbest bırakılması ve yargı kararlarının uygulanması için yalnızca siyasi irade eksikliği olduğu ifade edildi.
Metin, Kürt sorununun eşit haklara dayalı barışçıl çözümünü ve ülkenin demokratikleşmesini temel alan bir barış hattının önemini ortaya koydu. Emek, demokrasi ve barış güçlerinin birleşik mücadele hattında buluşmasının tarihsel sorumluluk olduğu belirtildi.
Son olarak, çalıştay, halkın örgütlülüğü ve birleşik mücadelesiyle barış, demokrasi ve özgürlüğün güçlendirilmesi çağrısını içeriyor. Yerelden yükselen örgütlenme ve demokratik hakların kazanımı, barış mücadelesinin ayrılmaz parçası olarak vurgulandı.




