Bir Opera Hayali: Dilan Sineması’nın Kuruluşu ve Mimari Özellikleri
Diyarbakır’ın kalbi Dağkapı Meydanı’nda yükselen Dilan Sineması, 1951’de temeli atılan ve 1956’da kapılarını açan bir kültür mabediydi. Sinemanın mimarı, uzun yıllar İtalya’da çalışmış Ermeni mimar Harutyun Sarafyan’dı. Sarafyan, burada edindiği deneyimlerle opera binalarını andıran bir tasarım ortaya koydu.
2300 metrekarelik geniş bir alana kurulan yapı, üç katlıydı ve yaklaşık 1500-2000 koltuk, 36 loca ve 18 metrelik dev perdeye sahipti. Bu ölçekleriyle Dilan, yalnızca Türkiye’nin değil, aynı zamanda Ortadoğu ve Balkanlar’ın da en büyük sinema salonu unvanını kazandı.
Bina, yalnızca bir sinema salonu olarak düşünülmedi. İçinde dükkânlar, küçük restoranlar, otel bölümü ve eğlence mekânları da bulunuyordu. Bodrum katında Diyarbakır’ın ilk gece kulübü olan Dicle Bar hizmet verirken, ikinci katta yazlık sinema için geniş bir teras yer alıyordu.
Ulusal basın, açılışını şu sözlerle duyurdu:
“Modern Diyarbakır’ın en muhteşem binası, Türkiye’nin en büyük sineması olan Dilan’dır.”
O dönemde İstanbul’daki Fitaş Sineması bile henüz açılmamıştı. Bu açıdan bakıldığında, Dilan Sineması yalnızca Diyarbakır için değil, tüm Türkiye için dönemin kültürel öncülerinden biri oldu.
Kültürün ve Sosyalleşmenin Kalbi: Diyarbakır’da Dilan Yılları
1950’lerden 1990’lara kadar Dilan Sineması, Diyarbakır’ın en önemli sosyalleşme mekânıydı. Sinema salonuna giden insanlar, en şık kıyafetlerini giyer, ailece ya da arkadaşlarıyla bir kültür şölenine katılırdı.
Burada yalnızca filmler izlenmedi; tiyatro gösterimleri, kadın matineleri, konserler ve özel etkinlikler de düzenlendi. Özellikle kadınlara ayrılan film günleri, kırsaldan kente gelen kadınların sosyal yaşama uyumunu hızlandırdı.
Dilan Sineması, Diyarbakır’ın Pera Palas’ı olarak görülüyordu. Yalnızca bir eğlence alanı değil, kentin modernleşme sürecinin en somut göstergelerinden biriydi. Emirgan Parkı ve çevresiyle birlikte oluşturduğu cazibe merkezi, yerli ve yabancı turistlerin de ilgisini çekti. Devlet Senfoni Orkestrası’ndan Yeşilçam yıldızlarına kadar pek çok sanatçı burada sahne aldı ya da ağırlandı.
Salonun işletmecisi Nejat Dilan, düzen ve disiplin konusunda oldukça titizdi. Sinemaya gelenlerin kıyafetlerini kontrol eder, üstü başı dağınık olanları içeri almazdı. Bu otoriter tavır, sinemayı yalnızca bir eğlence alanı değil, aynı zamanda “kültür terbiyesi” veren bir mekân haline getirdi.
Birçok Diyarbakırlı için Dilan Sineması, ilk kez beyazperdeyle tanıştıkları, ilk kez alkış tufanına katıldıkları, ilk aşklarını yaşadıkları mekân oldu.
Çöküş ve Bugünkü Durum: Dilan’ın Sessizliği
Zamanla tablo değişmeye başladı. 1970’lerden itibaren televizyonun yaygınlaşması, 1980’lerde cep sinemalarının açılması ve 2000’lerde AVM’lerde modern sinema salonlarının çoğalması, Dilan Sineması’nın seyircisini azalttı.
1986’da yazlık bölümü kapatıldı. Ardından salon bölündü, kimi zaman düğün salonu olarak kullanıldı, kimi zaman erotik filmler gösterildi. Bu dönüşümler, Dilan’ın eski ihtişamına gölge düşürdü.
Sahibi Nejat Dilan, film dağıtım şirketlerinin modern sinemalara avantaj sağladığını ileri sürerek dava açtı. Mahkemeyi kazandı; ancak bu mücadele bile sinemanın düşüşünü engelleyemedi. Gazoz satan kantinlerin yerini popcorn stantları aldı; geleneksel sinema kültürü, ticari zincirlerin gölgesinde kaldı.
Ve 2010 yılında Dilan Sineması kapılarını tamamen kapattı. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillendi. Ancak bu karar binayı kurtarmaya yetmedi. Aile tescilin kaldırılması için dava açtı, belediye ise kamulaştırma davasıyla sinemayı kültür merkezine dönüştürmek istedi. Bugün hâlâ bu hukuki süreçler sürüyor.
Şu an Dilan Sineması’nın alt katı kıraathane, çevresi ise dükkânlarla dolu. Salonun büyük bölümü ise karanlık, boş ve sessiz. Fakat binanın her duvarı, Diyarbakır’ın 20. yüzyıldaki kültürel belleğinin izlerini taşıyor.
Bir Kentin Hafızasında Dilan
Dilan Sineması, yalnızca bir yapı değil, Diyarbakır’ın toplumsal dönüşümünün en önemli simgelerinden biridir. 1950’lerde modernleşmenin, 1970’lerde sosyalleşmenin, 2000’lerde ise unutulmuşluğun sembolü oldu.
Bugün kıraathaneye dönüştürülmüş olsa da, kapalı kapıları ve sessiz perdeleri hâlâ şunu hatırlatıyor:
Bir sinema, bir şehrin kimliğini değiştirebilir.
Diyarbakır’ın kültür hafızasında Dilan Sineması’nın ışıkları sönmüş olsa da, hatıraları hâlâ yanmaya devam ediyor.
Kaynakça
- Post Seyyah – Dilan Sineması
- Medyascope – Diyarbakır’daki 71 yıllık sinema paylaşılamıyor
- Mimarlık Dergisi – Dilan Sineması’nın Mimari Özellikleri
- Güneydoğu Ekspres – Diyarbakır’ın efsanevi sineması kıraathaneye döndü
- Amed Times – Diyarbakır’da Sinema Kültürünün Doğuşu