Kadınlarda migrenin erkeklerden daha sık görülmesi uzun zamandır biliniyor. Çocuklukta kız ve erkeklerde migren oranı eşitken, ergenlik sonrası kadınlarda iki-üç kat artıyor. Son araştırmalara göre Avustralya’da her üç kadından biri migrenle yaşıyor; erkeklerde ise bu oran yaklaşık 15’te bir.

Migren sadece şiddetli baş ağrısı değil; beyin duyusal bilgiyi anormal işler, ışık ve sese hassasiyet, yüz ve kafa derisinde ağrı, bulantı ve konsantrasyon güçlüğü gibi belirtilere yol açar. Ataklar genellikle 4 saatten 3 güne kadar sürebilir.

Amedspor’a TFF engeli: 'Rojin için adalet’ pankartına yasak
Amedspor’a TFF engeli: 'Rojin için adalet’ pankartına yasak
İçeriği Görüntüle

Farklılık ergenlikte başlar. Pubertede östrojen ve progesteron artışı migreni tetikleyebilir. Kadınlar hormonal değişimlere daha hassastır; östrojen düşüşleri özellikle migren ataklarını başlatabilir. Menstrüasyon, gebelik, doğum ve perimenopoz gibi dönemler atakların artmasına neden olabilir.

Östrojen değişimleri, beyin aktivitesini yavaşlatan kortikal yayılma depresyonu ve trigeminal sinir aracılığıyla migren ağrısının başlamasını tetikleyebilir. Gebeliğin ilk trimesterinde hızlı hormon değişimleri migreni kötüleştirebilir; doğum sonrası hormon düşüşleri de atakları tetikler. Perimenopozda düzensiz östrojen salgısı da rastgele migren ataklarına yol açabilir. Hormonal kontraseptifler ve menopoz tedavisi migreni hem stabilize edebilir hem de artırabilir.

Diagram showing the trigeminal nerve in the head.

Migren ailesel geçiş gösterir; anneden çocuklara geçen mitokondri yapısı enerji üretiminde sorunlar yaratır ve migren beyni stresle daha hassas hale gelir. Uyku eksikliği, öğün atlama veya stres migreni tetikleyebilir. Kadınlarda migrenle anksiyete ve depresyon da ilişkili bulunmuştur.

Kendi migren ve hormonal döngü desenlerini takip etmek, doktorların kişiye özel tedavi planı önermesine yardımcı olur; hormon terapileri veya non-hormonal tedavilerle ataklar yönetilebilir.

Kaynak: Haber Merkezi