1 Ekim 1950’de İstanbul’da hayata veda eden Faik Ali Ozansoy, arkasında sessiz ama derin bir miras bıraktı. Bugün unu anmak, yalnızca unutulmuş bir şairi değil, aynı zamanda vicdanıyla tarihe yön veren bir bürokratı hatırlamak demek.
1876’da Diyarbakır’da doğan Faik Ali, köklü ve kültürlü bir ailenin çocuğuydu. Babası Said Paşa tarihçi, ağabeyi Süleyman Nazif ise Türk edebiyatının önemli yazarlarındandı. Çocukluk günlerini, daha sonra Dicle Çocuğu adlı eserinde “Taş sokaklarında büyüdüğüm şehir, Dicle’nin akışını ruhuma kattı” sözleriyle anlatacaktı.
İstanbul’a giderek Mülkiye Mektebi’nde eğitim aldı. 1901’de mezun olduğunda bürokrasi yolculuğu başlamıştı. Ama edebiyat onun ikinci kimliğiydi. Servet-i Fünun çevresinde yazdığı şiirleriyle dikkat çekti. Tevfik Fikret’in onu görünce, “İkinci Hamid doğuyor galiba” demesi genç bir şair için cesaret verici olmuştu.
Onun şiirlerinde hem bireysel hüzünler hem de toplumsal meseleler yankılanıyordu. Temmuz Geceleri kitabındaki şu dizeler, dönemin ruhunu yansıtır:
“Bir gün olur ki gönül, hasretle yanar,
Karanlık ufuklardan sabahı arar.”
Sadece bireysel bir özlemi değil, bir kuşağın aydınlarının hissettiği kırılmayı da dile getiriyordu.
"Her sesin içinde bir musiki, her gölgenin ardında bir mana"
Ozansoy’un kalemi yalnızca şiirle sınırlı değildi. Hatıralarında, bir kelimeyle saatlerce meşgul olduğunu, her sesin içinde bir musiki, her gölgenin ardında bir mana aradığını yazmıştı. Bu satırlar, onun edebiyatı bir estetik uğraşın ötesinde, bir yaşam biçimi olarak gördüğünü gösterir.
Fani Teselliler (1908), Temasil (1912) ve Elhan-ı Vatan (1915) adlı şiir kitapları, dönemin edebiyat atmosferinde kalıcı izler bıraktı. Bunun yanında tiyatroya da yöneldi. Nedim ve Lale Devri ile Payitahtın Kapısında gibi eserleri sahneye taşındı. Eserlerinde çoğunlukla aruz ölçüsünü savundu, “büyük şiirler heceyle değil, aruzla yazılabilir” diyerek tartışmalara katıldı.
Edebi çevrelerde Abdülhak Hamid, Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin’le aynı dönemde yazsa da, geri planda kalmayı tercih etti. Bir dostunun anılarında geçen diyalog, onun bu halini yansıtır:
– “Faik Ali, neden bu kadar suskunsun?”
– “Bazen kelimeler devletten daha ağırdır. Susmak bir vazifedir.”
Bu sözler, hem edebiyat dünyasındaki hem de bürokrasi içindeki duruşunu özetler.
Ozansoy’un kalemi yalnızca şiirle sınırlı değildi. Hatıralarında, bir kelimeyle saatlerce meşgul olduğunu, her sesin içinde bir musiki, her gölgenin ardında bir mana aradığını yazmıştı. Bu satırlar, onun edebiyatı bir estetik uğraşın ötesinde, bir yaşam biçimi olarak gördüğünü gösterir.
Fani Teselliler (1908), Temasil (1912) ve Elhan-ı Vatan (1915) adlı şiir kitapları, dönemin edebiyat atmosferinde kalıcı izler bıraktı. Bunun yanında tiyatroya da yöneldi. Nedim ve Lale Devri ile Payitahtın Kapısında gibi eserleri sahneye taşındı.
Şiirlerinin bir kısmı musikiyle de buluştu. En bilinen örneklerden biri, “Zaman olur ki ânın hacle-i visâlinde” dizeleriyle başlayan şiiridir. Bu şiir, bestekâr Lem’î Atlı tarafından Hüseynî makamında bestelenmiş, dönemin ünlü sanatçısı Safiye Ayla’nın sesiyle hayat bulmuştur.
“Ben katil olmak istemem, başka bir vali bulun”
Onu tarihe asıl geçiren, 1915’te Kütahya Valisi olarak aldığı karar oldu. Osmanlı yönetimi, Ermenilerin sürgün edilmesi için emirler gönderdiğinde Ozansoy, bu emirlere boyun eğmedi. “Ben katil olmak istemem, başka bir vali bulun” diyerek istifasını sunmayı bile göze aldı. Emirleri uygulamak yerine Ermenilerin Kütahya’da kalmasına izin verdi.
O dönemde yaşananları anlatan bir tanığın sözleri çarpıcıdır:
“Vali Bey kapının önünde durmuştu. Göç kafilesi hazırlanıyordu. ‘Kimse bu şehri terk etmeyecek’ dedi. Ve orada bir sessizlik oldu.”
Onun bu tutumu sayesinde binlerce Ermeni hayatta kaldı. Yıllar sonra kurtulan aileler, ona “babamız” diye hitap eden mektuplar yazdı. Bir Ermeni çocuğun hatıralarında geçen şu cümle, vefanın ölümsüz ifadesidir:
“Biz onun yüzünden hayattayız. Annem her dua ettiğinde ‘Vali Faik Ali Bey’i unutma’ derdi.”
Bu duruş, bazı çevrelerden tepki çekmesine neden oldu. “Gavur valisi” diye anıldı. Ama onun vicdanı, bu yakıştırmaların ötesindeydi. Kütahya, tehcirin uygulanmadığı nadir yerlerden biri oldu.
Sessiz Veda, Kalıcı Miras
Cumhuriyet döneminde de çeşitli görevler üstlendi. Üsküdar ve Beyoğlu belediye başkanlıklarında bulundu, Dâhiliye ve Hariciye’de müsteşarlık yaptı. Bir süre Diyarbakır Valiliği’nde de görev aldı. Kamu hizmetinde her zaman adalet duygusunu korumaya çalıştı.
Özel hayatında ise aile ve edebiyat bağları ön plandaydı. Oğlu Munis Faik Ozansoy’la birlikte Marmara dergisini yayımladı. Ağabeyi Süleyman Nazif ile edebiyat-siyaset tartışmaları yürüttü. Abdülhak Hamid’le kurduğu dostluk ise onun sanat dünyasında derin izler bıraktı.
Yaşamının son yıllarında yoksullukla mücadele etse de kalemini bırakmadı. Dergiler çıkardı, hatıralarını yayımladı. Dicle Çocuğu adlı eseri, hem kendi çocukluk hatıralarını hem de Diyarbakır’ın kültürel belleğini geleceğe taşıdı.
1 Ekim 1950’de, İstanbul’da sessizce hayata gözlerini yumdu. Zincirlikuyu Mezarlığı’na Abdülhak Hamid’in yanına defnedildi. Mezar taşı uzun yıllar kayıp olsa da, daha sonra bulunup onarıldı. Bugün, farklı inançlardan din insanlarının mezarı başında dua etmesi, onun mirasının çokkültürlü yanını gösterir.
Bir şiirinde memleket özlemini şöyle dile getirmişti:
“Toprak ki üstünde yürüdüm çocukken,
Her taşı hatıra, her izi ezel.”
Bugün ölümünün 75. yılında Faik Ali Ozansoy’u hatırlamak, yalnızca bir şairin unutulmuş dizelerini değil, aynı zamanda insanlık adına gösterilen bir vicdan direnişini hatırlamaktır.
Kaynaklar
Agos. (2021, Kasım 19). Faik Ali Ozansoy ve bir vefa örneği. Agos. https://www.agos.com.tr/tr/yazi/29982/faik-ali-ozansoy-ve-bir-vefa-ornegi
GZT. (2018). Unutulmuş bir şair: Faik Ali Ozansoy. GZT. https://www.gzt.com/infografik/nihayet/unutulmus-bir-sair-faik-li-ozansoy-17801/2
GZT Nihayet. (2019, Mayıs 5). Evrak-ı perişan arasında: Faik Ali Ozansoy’un hatıraları. GZT Nihayet. https://www.gzt.com/nihayet/evrak-i-perisan-arasinda-faik-li-ozansoyun-hatiralari-3709774
Hyetert. (2016, Şubat 10). Osmanlı’nın sıra dışı bürokratı Ali Faik Ozansoy. Hyetert. https://hyetert.org/2016/02/10/osmanlinin-sira-disi-burokrati-ali-faik-ozansoy/
İstanbul Gazetesi. (2019, Nisan 12). Şaşaalı hayattan yoksulluğa: Ali Faik Ozansoy. İstanbul Gazetesi. https://www.istanbulgazetesi.com.tr/sasaali-hayattan-yoksulluga-ali-faik-ozansoy