Türk Eğitim-Sen, Ziya Gökalp’in doğumunun 150. yılı olan 2026’nın “Ziya Gökalp Yılı” ilan edilmesi için Cumhurbaşkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’na resmi yazı gönderdi.
Cumhurbaşkanlığına iletilen yazıda, “Cumhuriyetimizin kurucu düşüncesinin oluşum sürecinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de sıkça başvurduğu ve ‘fikirlerimin babası’ dediği Ziya Gökalp’in 150. doğum yıl dönümünün ulusal ve uluslararası düzeyde anlamlı etkinliklerle anılması; okullarda, üniversitelerde, kültür kurumlarında ve medyada fikirlerinin yeniden ele alınması büyük önem taşımaktadır” denildi.
"Türk devleti ve milleti adına bir vefa göstergesi"
Türk Eğitim-Sen, 2026 yılının “Ziya Gökalp Yılı” olarak ilan edilmesinin, Türk devleti ve milleti adına bir vefa göstergesi olacağını belirtti. Konuya ilişkin Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Ziya Gökalp, sadece bir düşünür değil; aynı zamanda Türk milletinin çağdaş kimliğinin, kültürel birliğinin ve millî idealinin mimarlarından biridir. O, Türk milletinin fikrî istiklâlini ve kültürel şahlanışını sağlamak adına ömrünü adamış, fikirleriyle Türkiye Cumhuriyeti’nin temel felsefesine yön vermiş, büyük bir millî önder, kültür mütefekkiri ve sosyologdur. Ziya Gökalp, Osmanlı’nın çözülme döneminde ‘millet nedir’, ‘medeniyet nedir’, ‘kültür nedir’ sorularına verdiği cevaplarla sadece bir akademik zemin değil, aynı zamanda bir millî diriliş çağrısı yapmıştır. Ona göre ‘Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak’ üçlü sacayağı, Türk milletinin var oluş kodlarını ifade eden derin bir felsefedir. Gökalp’in çizdiği yol haritası, kültür-medeniyet ayrımını yaparak Türk milletinin kendi öz değerlerine sarılarak modernleşmesini öneren, benzersiz bir stratejik fikriyat örneğidir. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim sisteminde, millî kültür politikalarında, sosyal dokusunda ve devlet yapısında hâlâ etkisini sürdüren birçok temel kavram, Gökalp’in eserlerinde kök bulmaktadır. ‘Halka doğru, halkla birlikte, halk için’, ‘Millet, dil, din ve ahlâk birliğiyle oluşur’ gibi veciz ifadeleriyle, Türk milletinin birlik-beraberlik anlayışını şekillendirmiştir. Türk milliyetçiliğinin sadece etnik bir aidiyet değil, kültürel ve medeniyet boyutu olan bir bütünlük olduğunu vurgulamıştır."