1925 Şeyh Sait isyanının ardından Kürt ileri gelenlerinin bir bölümü Suriye ve Lübnan’a geçti. Fransız mandası altındaki bölgede 5 Ekim 1927’de Xoybûn (Khoybûn) adlı örgüt kuruldu. Bedirxan ailesinin öncülük ettiği bu yapılanma, yeni bir ulusal direnişi hedefliyordu. Aynı ay içinde Taşnak Partisi (ARF) ile işbirliği kararı alındı. Xoybûn’un askeri lideri olarak İhsan Nuri, sivil önder olarak İbrahim Heski (Haski Tello) belirlendi. Onların hedefi, Ağrı Dağı çevresinde Kürtlerin kendi yönetimini ilan etmekti.

98 yıl önce bugün 28 Ekim 1927’de Ağrı Dağı eteklerinde “Ararat Cumhuriyeti” adıyla bir yönetim ilan edildi. Resmî olarak hiçbir devlet tarafından tanınmayan bu oluşum, Kürt milliyetçi hareketinin sembollerinden biri haline geldi. Cumhuriyetin sınırları net değildi; denetim dağlık bölgeler ve çevre köylerle sınırlıydı. Ancak Kürt kaynaklarında Ağrı hattında fiilî bir yönetimden, Türk belgelerinde ise sınır aşan bir kalkışmadan söz edilir.
Zilan Deresi’nde Kırılma
1928 boyunca Ağrı çevresinde Türk birlikleri ile Xoybûn kuvvetleri arasında süren çatışmalar İran sınırına taşındı. İran topraklarında sığınma ve lojistik desteğe ilişkin haberler, Ankara–Tahran ilişkilerini gerginleştirdi. 1929’da iki ülke arasında Angora (Ankara) Sınır Sözleşmesi imzalandı.
1929–1930 döneminde isyan bastırma operasyonları genişletildi. Türk ordusu ilk kez bu çapta hava kuvvetlerini devreye soktu. 1930 yazında Van’ın Erciş bölgesinde Zilan Deresi civarında büyük bir operasyon yürütüldü. Dönemin Cumhuriyet gazetesi 15 bin isyancının öldürüldüğünü yazarken, Alman Berliner Tageblatt 4 bin 500 sivilin öldürüldüğünü iddia etti. Bu olay, isyanın kırılma noktası olarak kabul edildi.
Temmuz 1930’dan itibaren Ağrı çevresindeki direniş büyük ölçüde dağıldı. Aynı yılın sonbaharında Küçük Ağrı Dağı bölgesi yüzünden Türkiye ile İran arasında sınır gerginliği yaşandı. 1932’de imzalanan Tahran Anlaşması ile Küçük Ağrı Türkiye’ye bırakıldı ve sınır kesinleştirildi. Bu süreç, Ararat Cumhuriyeti’nin sonunu resmileştirdi.
Uzakta Kalan Dağ
1931’e gelindiğinde Ağrı hattında örgütlü direniş kalmamıştı. İhsan Nuri İran’a geçti, Xoybûn kadroları Lübnan ve Suriye’ye çekildi. Türkiye, bölgede iskân ve göç uygulamalarını sertleştirdi. “Memnu mıntıka” olarak adlandırılan yasak bölge uygulaması 1950’lere kadar sürdü.
Ararat Cumhuriyeti kısa ömürlüydü ama 20. yüzyıl Kürt hareketleri içinde simgesel bir yere oturdu. Kürt aydın çevreleri onu ulusal bilinç uyanışının sembolü olarak hatırlarken, resmî tarih onu bir “Ağrı isyanı” olarak değerlendirdi. Her iki anlatı da Ağrı Dağı’nı yalnızca coğrafi bir yükselti değil, bir kimlik çatışmasının sahnesi olarak kayda geçirdi.
Ararat deneyimi, 1920’lerin sonundaki devletleşme süreçleri, ulusal sınırlar ve azınlık politikaları üzerine düşünmek için hâlâ önemli bir örnektir. Bugün Ağrı Dağı çevresinde bu döneme dair izler neredeyse silinse de, 28 Ekim 1927 tarihi Kürt tarih yazımında bir dönüm noktası olarak yerini korur.
Kaynaklar
- David McDowall, A Modern History of the Kurds, Bloomsbury, 2021.
- Jordi Tejel, Syria’s Kurds: History, Politics and Society, Routledge, 2009.
- Robert Olson, “The Kurdish Rebellions of Sheikh Said (1925), Mt. Ararat (1930) and Dersim (1937–38)”, Die Welt des Islams, 2000.
- Laçin İdil Öztığ, “Küçük Ağrı Krizi: Türkiye–İran İlişkilerinde Bir Kriz Yönetimi Örneği”, Tarih Araştırmaları Dergisi.
- History Studies, “Ağrı İsyanı (1926–1930) ve Türkiye–İran Krizi (1930)”.
- Sedat Ulugana, “Bir Katliamın Anatomisi: 1930 Zilan”, bianet, 2024.





