TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’ndan geçen “Milli Parklar Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Teklifi” Türkiye genelinde 50 milli parkı ve yüzlerce tabiat parkını yapılaşmaya açıyor. Munzur Koruma Kurulu Sözcüsü Hasan Şen, düzenlemeyi “doğa koruma değil, sermaye birikiminin yeni aracı” olarak nitelendirdi.
Şen, son 20 yılda doğa koruma mevzuatının adım adım aşındırıldığını belirterek, “Teklif, milli park ve tabiat parklarını ‘kamu yararı’ kisvesi altında turizm, enerji, madencilik ve altyapı yatırımlarına açmayı hedefliyor” dedi.
“Doğayı değil, sermayeyi koruyor”
Türkiye Ormancılar Derneği Başkanı Ahmet Hüsrev Özkara da benzer şekilde yasa teklifinin “doğayı değil sermayeyi koruduğunu” vurguladı. Yeni düzenleme, Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün bilimsel planlama yetkilerini devre dışı bırakıyor ve yatırım izinlerini kolaylaştırıyor.
Şen, “Ormanlar, meralar, dereler ve kutsal alanlar artık ‘kamu yararı’ bahanesiyle yatırım alanına dönüştürülüyor. Bu yasa, doğayı idari bir işlemle metalaştırıyor” diye konuştu.
46 yılda verilen izin üçe katlandı
AKP döneminde ormanlarda izin ve irtifak hakkına konu edilen alan miktarının 650 bin hektarı aştığını belirten Şen, bunun 1956–2002 arasında verilen izinlerin üç katı olduğunu söyledi. 2019’da 1.357 hektar, 2021’de ise 2.571 hektar orman alanı turizm yatırımlarına devredildi.
“Koruma” kavramı içi boş bir formaliteye dönüştü
Milli park sisteminin bilimsel temeline aykırı olarak, yeni yasa Orman Genel Müdürlüğü onayını da kaldırıyor. Şen, “Artık doğa koruma, bağımsız denetimden yoksun idari bir formaliteye indirgeniyor” ifadelerini kullandı.
2018’de çıkarılan 7139 sayılı yasa sonrası Cumhurbaşkanı kararnameleriyle 5 binden fazla hektar alan koruma statüsünden çıkarıldı. Yeni teklif bu süreci kurumsallaştırıyor.
Munzur Vadisi’nde yeni tehdit
Şen, yasa teklifinin Dersim ve Munzur Vadisi gibi ekolojik açıdan hassas bölgelerde yıkıcı sonuçlar doğuracağını vurguladı:
“Munzur Vadisi, hem biyolojik çeşitliliği hem de Alevi inanç sistemindeki anlamı nedeniyle eşsizdir. Yasa, Munzur Gözeleri, Mercan Vadisi, Ana Fatma gibi kutsal alanlarda yapılaşma baskısını artıracaktır.”
“Doğayı korumak direnmek demektir”
Şen, “Milli parklar halkın ortak mirasıdır; sermayeye devredilemez” diyerek şu çağrıda bulundu:
“Gerçek kamu yararı halkın sağlıklı çevrede yaşama hakkıdır. Bu yasa doğa koruma sistemini ortadan kaldırıyor. Doğayı savunmak yaşamı savunmaktır. Munzur susmaz, doğa teslim olmaz!”