İş insanı ve insan hakları savunucusu Osman Kavala, özgürlüğünden mahrum bırakılmasının üzerinden sekiz yıl geçmesinin ardından bir açıklama yayımladı. Kavala, Silivri Cezaevi’nde geçirdiği yılları değerlendirerek, hukuk devletine olan inancını sürdürdüğünü belirtti.
Kavala açıklamasında şunları söyledi:
“Bu ayın sonunda Silivri’de ikametimin sekizinci yılı tamamlanmış oldu. 2020 yılında ilk Gezi davası beraatle sonuçlanmıştı. Beraat kararında, 2019 yılındaki AİHM kararında olduğu gibi, beni herhangi bir suçla ilişkilendiren bulgu olmadığı ayrıntılı biçimde açıklanmıştı.
Ancak beraat kararı bozuldu; iki yıl sonra da yeni bir delil ortaya konulmamasına rağmen, yargıçlar ‘vicdani kanaatlerine göre’ karar verdiklerini ifade ederek beni ömür boyu hapis cezasına, benimle birlikte yargılanan diğer sivil toplum aktivistlerini ise on sekizer yıl hapse mahkûm ettiler.”
Kavala, beraat kararının bozulmasının ardından yaşanan süreci “hukuki bir çelişki” olarak nitelendirdi:
“İlk Gezi davasının beraatle sonuçlanmasından, kararların bozulup mahkûmiyet verilmesine kadar geçen iki yılda tutukluluğum ‘casusluk’ suçlaması temelinde sürdürüldü. Ancak bu suçun konusu olan devletin gizli bilgilerini nereden ve nasıl elde ettiğim belirtilmeden, bu bilgilerin ne olduğuna dair hiçbir açıklama yapılmadan, yasadaki tanımlara uymayan bir suç kurgulandı. Gezi davasından mahkûmiyet kararı verilince bu lekeleyici suçlama düşürüldü.”
Kavala, açıklamasını umut vurgusuyla sonlandırdı:
“Cezaevinde dokuzuncu yılıma girerken, temel hukuk kurallarına riayet eden, insan haklarına ve insan haysiyetine saygı gösteren bir anlayışın ülkemizde de egemen olacağına inanmayı sürdürüyorum.”
Arka plan:
Osman Kavala, 2017 yılında Gezi Parkı eylemlerini finanse etmek suçlamasıyla tutuklanmıştı. 2020’de beraat etmesine rağmen karar bozulmuş, yeniden yargılama sonucunda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.
AİHM, Kavala’nın tutukluluğunun siyasi saiklerle gerçekleştiğine hükmetmiş, ancak karar Türkiye tarafından hâlâ uygulanmamıştı.