Abdullah Öcalan’ın avukatı Mahmut Şakar, “Umut Hakkı” ihlalinin giderilmesinin yasal değişiklik gerektirdiğini, bunun da Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararlarıyla değil TBMM’nin yapacağı düzenlemeyle mümkün olacağını söyledi. Şakar, ağırlaştırılmış müebbetin “indirilemez” niteliğinin TCK, TMK ve İnfaz Kanununda yer ettiğini, bu nedenle sorunun yapısal olduğunu vurguladı.
Şakar, AİHM’in Vinter (2013) ve “Öcalan-2/Türkiye” (2014) kararlarının; müebbet cezalarının hukuken ve fiilen gözden geçirilebilir olmasını ve en geç 25 yıl sonra değerlendirme olanağı tanınmasını şart koştuğunu hatırlattı. Türkiye’deki rejimin bunu sağlamadığını belirten Şakar, çözüm için:
-
İstisnasız uygulanacak bir yasal çerçeve,
-
Siyasi etkiden bağımsız, yargı denetimine açık bir gözden geçirme mekanizması,
-
Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulları gibi fiilen tahliyeyi kilitleyen yapılar yerine erişilebilir bir süreç önerdi.
Bakanlar Komitesi’nin Eylül 2025 ara kararında Meclis’te bekleyen tekliflere atıf yaptığını anımsatan Şakar, esas inisiyatifin içeriden gelmesi gerektiğini, Komite’nin olası bir değişiklikten sonra sadece uygulamayı denetleyeceğini ifade etti. Düzenleme çıkmazsa 2026’da ihlal prosedürleri gündeme gelebilir; ancak Şakar, Komite’nin bu dosyada temkinli ilerlediğini belirtti.
Şakar, ‘Umut Hakkı’nın yalnızca Öcalan’ı değil 4 bini aşkın hükümlüyü ilgilendirdiğini; tecrit ve “indirilemez” müebbet rejimi sürdükçe Kürt meselesinde demokratik çözümün önü açılmayacağını dile getirdi. İmralı’da düzenli ve engelsiz iletişim sağlanmadan siyasal sürecin de tek kanatlı kalacağını savundu.
Öcalan’ın “Umut İlkesi” vurgusunu hatırlatan Şakar, bunun salt bireysel hak değil, toplumsal ve demokratik entegrasyon hedefiyle bağlantılı olduğunu; TMK ve infaz hükümleri dahil, antidemokratik düzenlemelerin kısa–orta vadeli adımlarla dönüştürülmesi gerektiğini sözlerine ekledi.