Yapay zekânın yükselişiyle dünya genelinde veri merkezlerine olan talep patladı. Ancak bu devasa tesisler büyük miktarda enerji tüketiyor, karbon salımını artırıyor ve geniş araziler gerektiriyor. CNN World'de yayımlanan makaleye göre Goldman Sachs, veri merkezi enerji talebinin 2030’a kadar %165 artacağını öngörüyor.

Bazı şirketler bu soruna yeryüzünde çözüm bulamayınca gözlerini gökyüzüne çevirdi. Uzayda kurulacak veri merkezleri, kesintisiz güneş enerjisi ve arazi kullanımına gerek olmaması gibi avantajlar sunuyor.

Avrupa’dan uzaya veri merkezi planı

Avrupa’da yürütülen ASCEND projesi, uzay tabanlı veri merkezlerinin karbon salımını azaltıp azaltamayacağını test ediyor. Projeyi yürüten Thales Alenia Space, uzayda kesintisiz güneş enerjisinden faydalanarak “daha çevreci bir veri barındırma modeli” yaratmanın mümkün olabileceğini belirtiyor.

https://media.cnn.com/api/v1/loops/stellar/prod/20241225-kessler-syndrome-objects-larger-10cm-loop.mp4?c=original

Ancak bu, hâlâ önemli teknolojik gelişmelere bağlı. Thales yetkilisi Xavier Roser, mevcut roketlerin çevreye zararlı olduğunu vurguluyor: “Etkili bir karbon azaltımı için, mevcut roketlerden 10 kat daha az emisyon yayan sistemler geliştirmemiz gerekiyor.”

Thales Alenia Space'in bir gün uzay veri merkezinin nasıl görünebileceğine dair bir çizimi.

İlk adımlar: Uzayda küçük sunucular

Abu Dabi merkezli Madari Space, Thales’in hızlandırma programına katılarak uzaya mini bilgi işlem modülleri göndermeye başladı. Şirketin kurucusu Shareef Al Romaithi, “Uzayda veri işlemek, özellikle uydu gözlem şirketleri için zaman kazandırabilir,” diyor.

Madari’nin ilk görevi 2026’da gerçekleşecek ve bir UN Uzay Ofisi (UNOOSA) girişimi kapsamında, tost makinesi büyüklüğünde bir veri modülü yörüngeye taşınacak.

Benzer şekilde, Çin de Mayıs 2025’te 12 uydudan oluşan bir uzay bilgi işlem filosu başlattı. Bu filonun, toplamda 2.800 uyduya ulaşması planlanıyor.

ABD merkezli Lonestar Data Holdings ise küçük bir veri merkezini Ay’a gönderdiğini duyurdu. Florida merkezli şirket, sistemi erken kapanmasına rağmen “başarılı test” olarak nitelendirdi.

Kasım ayında, Washington merkezli Starcloud, Nvidia H100 GPU taşıyan bir uydu fırlatarak “yörüngedeki en güçlü işlem birimi” rekorunu kırmayı hedefliyor.

“10 yıl içinde veri merkezleri uzayda olacak”

Starcloud CEO’su Philip Johnston, “10 yıl içinde yeni veri merkezlerinin çoğu uzayda kurulacak. Dünya üzerindeki enerji sınırlamaları buna yol açacak,” diyor. Ancak ısı dağıtımı ve radyasyona dayanıklılık hâlâ en büyük teknik engeller.

Uzay veri merkezleri henüz erken aşamada ve dev sistemleri yörüngeye taşımak son derece pahalı.
Lonestar, 2027’de Ay ile Dünya arasındaki L1 noktasına 15 petabayt kapasiteli bir sistem göndermeyi planlıyor. Projenin maliyeti 120 milyon dolar civarında. Her fırlatma SpaceX Falcon roketleriyle yapılacak ve yaklaşık 10 milyon dolara mal olacak.

Canva çöktü: Kullanıcılar siteye erişemiyor
Canva çöktü: Kullanıcılar siteye erişemiyor
İçeriği Görüntüle

Uzmanlardan uyarı: “Ekonomik değil”

Hong Kong Üniversitesi’nden Prof. Quentin A. Parker, projeyi “maliyet açısından sürdürülemez” buluyor:
“Yeryüzündeki çözümler hâlâ çok daha ucuz. Uzayda sistem kurmak, radyasyon, enkaz ve bakım sorunlarını beraberinde getiriyor.”

Parker ayrıca, uzay çöplüğü tehlikesine dikkat çekiyor: “Yörüngedeki çarpışmalar, günlük hayatımızı etkileyen uzay teknolojilerini bile devre dışı bırakabilir.”

Tüm risklere rağmen bazı girişimciler pes etmiyor. Madari CEO’su Al Romaithi, “Bu zorluklara göğüs germek zorundayız. Aksi halde teknolojik duraklama yaşayacağız,” diyor. Uzayda veri depolama fikri henüz deneysellik aşamasında olsa da, artan enerji krizi ve yapay zekânın veri açlığı bu fikri her geçen gün daha gerçek kılıyor.