Kahraman, Kürt özgürlük hareketinin 1993’ten bu yana bu sorunu siyasi ve demokratik yollarla çözme hedefinde olduğunu hatırlattı. Sürecin ilerlemesini önemsediklerini ancak beklentilerin her zaman karşılanmadığını belirtti.
Kadın hareketi olarak barışın sadece silahların susması olmadığını, aynı zamanda toplumsal eşitliğin inşası anlamına geldiğini söyleyen Kahraman, savaşlarda kadınların maruz kaldığı şiddetin ve günümüzde kadın cinayetlerinin, kadına yönelik şiddetin aynı erkek egemen kapitalist ve sömürgeci zihniyetten kaynaklandığını dile getirdi.
8 Temmuz’da Meclis önünde yapılan eylemde, barış sürecinin hukuki güvenceye alınması talebiyle Meclis’te bir komisyon kurulması gerektiğini savunduklarını aktardı. Ancak kurulan komisyonda yalnızca 9 kadın üye bulunması nedeniyle eşit temsiliyetin sağlanmadığını ve bu duruma karşı mücadelelerini sürdüreceklerini ifade etti .
Kahraman, siyasi suçlamaların kaldırılması, tutukluların serbest bırakılması, halkın iradesinin teslim edilmesi ve kayyımların geri çekilmesi gibi kadınların toplumsal barış içinde taleplerinin de sürece aktarılmasını istediklerini belirtti.
Son olarak, Türkiye’de Kürt sorunu demokratik ve yasal yollarla çözümlenmeden kadın kazanımlarının güvence altında olmayacağını, bu bağlamda İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının da bu eşitsizlikli politikaların bir yansıması olduğunu vurguladı. Sürecin toplumsallaşmasında kadınların aktif rol oynamayı sürdüreceğine dair umutlu bir bakış sergiledi.