2022’de kapatılan Diyarbakır E Tipi Cezaevi önünde yapılan basın açıklamasında konuşan grup sözcüsü Paşa Akdoğan, 1981–1984 yılları arasında cezaevinde sistematik işkencelerin uygulandığını hatırlatarak şunları söyledi:
“Bu cezaevinde Kürt ve Türk politik tutsakları, farklı etnik kimliklere sahip insanlar, aşiret reisleri, parlamenterler, iş insanları ve sıradan yurttaşlar kitlesel olarak tutuldu. Onlarca arkadaşımız öldürüldü, yüzlercesi sakat bırakıldı, binlercesi psikolojik rahatsızlıklarla ömür boyu yaşamı alt üst oldu.”
“Dizayn sürecinde söz ve karar sahibi olmalıyız”
Akdoğan, cezaevinin müzeye dönüştürülme sürecinde mağdurların görüşlerinin dikkate alınması gerektiğini belirterek, “5 Nolu’nun işkenceler müzesine dönüştürülmesi sürecinde bizler de söz ve karar sahibi olmalıyız” dedi.
Açıklamada, cezaevinin o dönemin atmosferini yansıtacak şekilde yeniden tasarlanması gerektiği vurgulandı. İşkencelerin, zorla okutulan ırkçı marşların, koridorlara yazılan sloganların, koğuşlara yerleştirilen bayrak ve portrelerin, aile ziyaretleri ve mahkeme süreçlerinin aslına uygun şekilde canlandırılması talep edildi. Ayrıca her koğuşta kalanların isim listesi, öldürülenlerin fotoğrafları ve sakat kalanların tespit edilmesi gerektiği ifade edildi.
Grup, yaşananların gelecek kuşaklara aktarılması için cezaevinin bir “işkence hafıza müzesi” olarak düzenlenmesini ve mağdurların önerileri doğrultusunda şekillendirilmesini istedi.
