Dijital göçebe Naiara Saiz Bilbao, gönüllü çalışarak bedava konaklama sunan seyahat videolarını izlerken rüya gibi bir fırsat yakaladığını düşündü.
İspanya doğumlu Saiz Bilbao, popüler gönüllü seyahat platformlarından birinde araştırma yaptı ve Kosta Rika’daki bir hostelde sosyal medya sorumlusu arandığını gördü.
İlana iliştirilmiş “Doğayı seviyor musun ve deniz kenarında yaşamak mı hayalin?” cümlesi ilgisini hemen çekti.
Açıklamada, gönüllünün haftada beş gün, günde birkaç saat sosyal medya içerikleri hazırlayacağı, karşılığında ise tropik ormanlarla çevrili, havuzlu bir hostelde ücretsiz kalacağı yazıyordu.

Kosta Rika’ya defalarca gidip ülkeye âşık olan Saiz Bilbao, bu fırsatı kaçırmak istemedi. Üstelik tek başına seyahat eden bir kadın olarak, platformun sunduğu düzenli sistemin güvenli olacağını düşündü:
“En azından güvende olacağımı sandım,” diyor. “Ücretli bir platformda organize edilmiş bir gönüllülük programında risk olmadığını hissediyorsunuz.”
Ancak işler düşündüğü gibi gitmedi.
Kosta Rika’ya vardığında onu karşılayan yer, görsellerdeki tropik cennet değil, penceresiz ve inşaat halindeki harap bir binaydı.“Bir felaketti,” diye anlatıyor. “Hapishane gibiydi.”
Bu kötü manzara, yaşadığı hayal kırıklığının sadece başlangıcıydı.
Saiz Bilbao’nun sözde sosyal medya görevi, kısa sürede temizlik işlerine dönüştü. Önce iki günde bir tuvalet temizledi, sonra her gün, sonra günde sekiz saate kadar çalıştı.
“Hiçbir koruyucu ekipmanım yoktu. Klor elimi yakıyordu,” diyor. Üstelik sonunda sırt çantasına gizlediği 400 doları çalındı. Hosteldeki yöneticiden “kötü yorum yazmazsa” 50 dolar teklif aldı, ancak reddetti.
Gönüllülük patlaması
Saiz Bilbao’nun yaşadığı bu olay, hızla büyüyen gönüllü seyahat sektörünün karanlık yüzünü ortaya koyuyor.
Konaklama karşılığı emek vermek, sırt çantalı gezginlerin uzun süredir benimsediği bir yöntem.
“Bu fikir aslında takas sistemine dayanıyor,” diyor 100’den fazla ülkede gönüllüleri ev sahipleriyle buluşturan Helpstay platformunun kurucusu Shay Gleeson.
“Emek veriyorsun, karşılığında kalacak yer alıyorsun. Çok eski bir gelenek.”

Bugün internet sayesinde bu yöntem küresel bir trende dönüştü.
Sadece Worldpackers platformunun 140 ülkeden 7 milyondan fazla üyesi var. En büyük rakiplerinden Workaway, 50 bin aktif deneyim sunuyor.
Organik tarım odaklı WWOOF ise 100 binden fazla üyeye sahip.
Bu platformlarda sunulan fırsatlar oldukça çeşitli:
Resepsiyon görevliliği, temizlik, çocuk bakımı, sörf okullarında asistanlık, hatta duvar resimleri yapan sanatçılar…
Worldpackers, ev sahiplerinin yarısının kâr amacı gütmeyen kuruluşlar olduğunu, gönüllülerin onlar için “vazgeçilmez” olduğunu vurguluyor.
Şirket ayrıca bu pozisyonların iş değil, “kültürel deneyim” olduğunu belirtiyor. Yine de ücretli bir “iş kategorisi”ni yakında açacağını da duyurdu.
Gençler arasında gönüllülüğün popülaritesi hızla artıyor. Worldpackers CEO’su Ricardo Lima, “Yeni nesiller artık sadece fotoğraf ya da liste peşinde değil,” diyor.
“Onlar otantik deneyim istiyor. Gerçek hayatla bağ kurmak istiyorlar.”
Dönüştürücü deneyim
Güney Dakota doğumlu Jenna Pollard, 2016’da Tayland’ın kuzeyindeki bir aileye ait yer fıstığı çiftliğinde gönüllü olarak çalıştığında 28 yaşındaydı.
“Bir otelde kalıp etrafı gezmek yerine, bir topluluğun parçası olmak istedim,” diyor.
“Dostlar edindim, dil öğrendim, projelerde çalıştım, harika yemekler yedim.”

Bugün WWOOF USA’da program yöneticisi olarak çalışan Pollard, gönüllülüğü “hayatını değiştiren bir deneyim” olarak tanımlıyor:
“Pek çok kişi bu deneyimden insanlığa yeniden güven duyarak çıkıyor. Hem insanlarla hem doğayla uyum içinde yaşamayı öğreniyorsun.”
Sistemin riskli yüzü
Ancak her gönüllülük hikayesi Pollard’ınki kadar olumlu bitmiyor.
Saiz Bilbao’nun deneyimi, bu sistemin sömürüye açık tarafını gözler önüne seriyor.
Platformlar, güvenlik önlemlerinin sıkı olduğunu savunuyor.
Helpstay, her ev sahibini kurucunun bizzat incelediğini; WWOOF, kimlik kontrolü ve konaklama alanlarının fotoğraflarını istediğini; Worldpackers ise referans sistemiyle ev sahiplerini denetlediğini belirtiyor.
Ayrıca üyelerin sorun yaşadığında ulaşabileceği destek hatları bulunuyor.
Ancak tüm platformlar, “biz sadece bağlantı sağlıyoruz, sorumluluk ev sahibi ve gönüllüye ait” diyerek işin hukuki kısmından sıyrılıyor.

Helpstay kurucusu Gleeson açık konuşuyor:
“Biz el tutma servisi değiliz. Bu, yetişkinlere yönelik bir seyahat biçimi.”
Lima ise daha ileri gidiyor:
“Bence asıl risk, hiç seyahat etmemekte,” diyor.
Kadınlar daha savunmasız
Saiz Bilbao, gönüllülüğün sosyal medyada fazla romantize edildiğini düşünüyor.
Bu programların çoğunun “düşük bütçeli gezginlere” yönelik olduğunu, bu nedenle kötü bir durumda kalmanın onlar için daha tehlikeli olabileceğini söylüyor.

Platformlar, özellikle kadın gezginlerin çoğunlukta olduğunu doğruluyor:
Helpstay kullanıcılarının %70’i, Worldpackers’ın ise %64’ü kadın.
Kadınlar genellikle platformların sağladığı güvenlik filtrelerine daha fazla güvendikleri için bu tür seyahatleri tercih ediyor. Ancak işler ters gittiğinde, riskler yine onların omuzlarında kalıyor.
Saiz Bilbao, kötü deneyimine rağmen diğer gezginlere cesaret vermek istiyor:
“Gitmekten vazgeçmeyin,” diyor. “Ama araştırın, hazırlıklı olun. Hayal kurun ama gözünüzü açık tutun.”




